29 Nisan 2010 Perşembe

Tottenham ve Arda.


2 senedir her boşlukta Tottenham kulübünün Arda Turan'ın peşinde olduğunu duyuyoruz. Her ay bir Tottenham scout'u Türkiye'ye gelip Arda'yı izliyor ya da bize yansıtılan bu. Bize yansıtılan bu olunca hepimizin kafasında farklı düşünceler ve yorumlar oluşuyor. ''Tottenham'a niye gidiyor orası onun için çok yetersiz'', ''Arda Liverpool'a gitmeli Tottenham'da neymiş'' düşünceleri de yok değil sokaktaki insanın kafasında. Bir kere şunu peşin peşin söylemek gerekir. Kimse gocunmasın ama Tottenham Türkiye'deki 3 büyükten de daha büyük bir kulüp. Gerek tarihi, gerek oynadığı lig, gerek kazandığı başarılar bunu tartışmasız kılıyor.

Neye dayanarak Tottenham Arda'ya ufak kulüp olarak gösteriliyor bilmiyorum. Tottenham 1882 yılında kuzey Londra'da kurulan bir kulüp. Yani tarihsel açıdan daha önce kuruluyor bizim ligimizde en iyi gördüğümüz takımlara göre. Bu takım İngiltere 1. ligini kazanmış (şimdiki adı ile premier lig), FA cup kazanmış, UEFA kupasını kazanmış. Her sene ilk 5'e oynuyor kendi liginde. Arda bu kulüp tarafından izleniliyorsa bu onun için onurdur. Türkiye'den hiçbir futbolcu direk Manchester United düzeyinde bir takıma gidemez. Oyuncularımızın oluşturmuş olduğu böyle bir piyasa yok. Kimse 30 milyon euro vererek de Arda'yı almak istemez. Onu yetenekli görüp kadrolarında düşünebilirler. Bu gayet doğal. Fakat 30 milyon euro verip hem kendi taraftarlarını hem de kendilerini böyle büyük bir beklenti içine sokmak istemez kimse. Hangi Türk oyuncu avrupa'ya gidip de oranın tozunu attırmış adından söz ettirip o lige gerçek anlamda damgasını vurmuş. Hangi Türk futbolcu istikrarlı bir şekilde avrupa liglerinde senelerce oynamış. Tugay Kerimoğlu'ndan başka kaçtane efektif örnek verilebilir bu alanda.

Arda'nın premier lig'e gitmesi çok önemli. Takımın ismi şuan onun için önemli olmamalı ki Tottenham gibi büyük bir kulübün kendisi ile ilgilenmesi onun için eminim çok önemlidir. Kendisi her konuşmasında büyük Galatasaray taraftarı olduğunu söyleyip Galatasaray taraftarlarını sevindiriyor, bu süper fakat kendisi de biliyor ki Tottenham'da oynamak kendi piyasasını geliştirme konusunda bulunmaz bir teklif. Eğer bu 12 milyonluk teklif doğruysa ve başkan Adnan Polat bu parayı az bulup ya da henüz Arda Galatasaray'da bir kupa kaldıramadı diye ona gitme vizesi vermiyorsa, bu çok anlamsız olur. Arda şuan Türkiye liglerinde oynayan en yetenekli Türk oyuncularından biri. Bu adamın yurtdışına çıkması hem Türk oyuncularının avrupa'da tanınması hem de Türkiye'nin reklamı açısından önemlidir. 12 milyon euro, altyapıdan çıkmış sıfır maliyetli bir oyuncu için gayet iyi bir rakam. Türkiye'den hangi futbol takımı altyapıdan çıkarttığı oyuncuyu dışarıya bu fiyata pazarlamış?

İnsanlarımız avrupa liglerini takip etmediğinden ya da sadece şampiyonlar ligi gibi popüler karşılaşmaları takip ettiklerinden, Tottenham düzeyindeki takımların büyüklüklerinin pek farkında değiller. Herhangi bir Türk oyuncusunun Tottenham düzeyinde bir takımda top oynaması onun için hedefe giden yoldan önceki son duraktır. Türkiye'de ne Tottenham, ne Porto, ne Valencia, ne Lyon ayarında bir takım yoktur. Kendimizi dev aynasında görmemize gerek yok.

Galatasaray'ın belalısı Es-Es



Geçen sene ligi 5. bitirmenin hayal kırıklığı ile transfer döneminin şampiyonu olan Galatasaray'ın bu sene en azından şampiyonlar ligine katılmasına kesin gözü ile bakılıyordu. Rijkaard gibi önemli bir ismin takımın başına getirilmesi sadece Galatasaray'lıları değil tüm takım taraftarlarını heyecanlandırmıştı. Her şey 7. hafta Eskişehirspor beraberliği ile çalkalanmaya başladı aslında. 6 hafta hiç puan kaybetmeyip en çok gol atan takım Galatasaray ligde ilk puan kaybını yaşıyordu ve böylelikle liderliği ezeli rakibi Fenerbahçe'ye kaptırıyordu. 8. hafta gelen 3-0'lık Ankaragücü yenilgisi takımın dengesini bozarken Fenerbahçe derbisi öncesi oynanan Trabzonspor maçında 3 gol yemesine rağmen 4 gol atan Galatasaray derbi öncesi puan kaybı yapmıyordu. 10. hafta gelen 3-1'lik Fenerbahçe yenilgisi takımın moralini altüst ediyordu.

2. yarı ilk 2 hafta puan kaybetmeyen Galatasaray, Kayserispor deplasmanında gol atamayınca yine moral bozukluğu ile eve dönüyor ve deplasmanda puan kazanamaz bir takım sıfatı kazanıyor fakat buna rağmen 20. hafta sonunda 43 puan ile Fener'in 1 puan gerisinde liderlik planları yapıyor. 21. hafta Ankaraspor'dan gelen hükmen 3 puan ile Fenerbahçe'nin Manisa deplasmanında 2-2 berabere kalması Cimbom'u liderliğe yükseltiyor ve artık iplerin elinde olması taraftarı ve yönetimi umutlandırıyor. Liderlik 24. hafta Galatasaray'ın elinden alınıyor ve bunun nedeni tekrar Eskişehirspor. 8 mart 2010'da Galatasaray eskişehir'e yenilmekten kurtulamıyor ve liderliği Bursa'ya kaptırıyor ve 31. hafta bitmişken şuan Galatasaray 3. sırada. 2008-2009 sezonunda da eskişehir'den çok çekmişti Galatasaray. Çok gündeme gelmese de, 2009-2010 senesinde Galatasaray'ın önüne en büyük taşı koyan takım Eskişehirspor'dur.