7 Haziran 2022 Salı

ÜÇ SENE BEŞ SENE

 Geçtiğimiz sezon Galatasaray'daki problemleleri masaya yatırdığımızda hepsinin temelinde plansızlık öne çıkıyor. "Gençleştirme" operasyonu adı altında ne olduğu belli olmayan bir kadro ve hedef planlaması. Fatih Terim'in birden fazla dile getirdiği "3 seneye ihtiyacımız var" cümlesi ve her zamanki gibi son ana bırakılmış transfer politikası sonun başlangıcı oldu.

Galatasaray gibi yarışmacı kulüpler için 3 sene, 5 sene ile başlayan cümleler sadece camia için değil oyuncu grubu için de çok tehlikeli. Bu tarz cümlelerle tüm motivasyonu "bu sene olmasa da olur" başlığı altında topluyorsunuz. Oyuncuların gereğinden fazla rahat olmasına neden oluyor. Bu, her maçtan sonra kendi takımının durumuna odaklanmak yerine "bu hakemlerle lig bitmez" reaksiyonu ile aynı. Oyuncu grubuna kendine çeki düzen vermesi adına bir yönlendirme yapmak yerine, "Hakemler hakkınızı yedi." rahatlığı veriyor, bir sonraki maçlarda bu rahatlıktan oluşacak motivasyonsuzluklara yol açmış oluyorsunuz. 

Dolayısıyla Galatasaray adına ilk yanlış hedefsizlik oldu. Ucu açık hedefler sizi başarıya değil tembelliğe iter. Hayatın her alanında böyledir. 

Bu hedefsizlik tek problem değildi ancak. Böyle bir kadro yapılanması yapılacağı sene bunun çalışmaları çok önceden hazırlanmalı ve harekete geçilmeliydi. Cicaldau, Morutan gibi isimler için haftalarca pazalıklar yapmamalı, kampın ilk gününe bu oyuncuları hazırlamalısın. Muhakkak günümüz şartlarında bu kolay değil ancak 3-5 senelik bir zaman isteniyorsa, bunun hazırlıkları da en az 1 sene öncesine dayanmalı. Ne yazık ki "Büyük Galatasaray Projesi" adı altında yapılan bu gençleştirme girişimleri fevkalade şekilde aceleye getirildi.

Bununla beraber özellikle Fatih Terim gibi deneyimli bir hocanın içinde bulunduğu bir takımda bu denli yanlış planlama akıl almaz derecedeydi. Olumsuzluklardan önce tek problemsiz olan bölge stoper hattıydı. Marcao ve Nelsson'un ligin en iyi tandemi olduğu konusunda hiç şüphem yok. Onun dışındaki bütün bölgeler ne yazık ki BAL liginde mücadele eden takımlar gibi. 

1-Muslera'nın yaşı ve sakatlık geçmişi belliyken elindeki en potansiyeli yedek kalecin olan Okan Kocuk'u başka takıma göndermek. 

2- Sacha Boey gibi ne olacağı hiç belli olmayan bir oyuncu ile yabancı hakkını sağ beke harcamak.

3- Taylan - Berkan gibi kesinlikle 6 numaranın gerekliliklerini tam anlamıyla yerine getiremeyen ikilin varken, onlara yakın bir 8 numara daha alıp 6 numarasız lige başlamak

4- Halil Dervişoğlu'nu kiralayıp elindeki kendi oyuncun Mostafa Mohammed'i ikinci plana atmak.

5- Berkan'a 4-5 milyon bonservis ödeyip, Gedson gibi bir oyuncuyu elinin tersi ile itmek.

Ne yazık ki bunların üstüne bir de istikrarsız 11'ler. Oyuncuların formayı alamayacakları hissini aşılamak. Mesela sezon başında "Ne olursa olsun Halil oynayacak" hissini Mostafa'da hissettik.

Aynı zamanda oyun içi plansızlık da çok yıprattı. Bu takım geçiş oyunu ile bir başarı elde edebilirken, sadece set hücumu yapmada ve kapalı savunmaları açmada problem yaşamadı aynı zamanda bunu denerken savunmaya dönüşlerde çok problemler yaşadı.

Her şeye rağmen Galatasaray'ın oyuncu grubunun bu kadar kötü olmadığı da bir gerçek. Doğru sezon başı planlaması ve motivasyonu ile beraber, doğru hoca ve sistemin öne çıktığı bir strateji ile geçen sene "Nereden çıktı bu adam?" denilen Cicaldau ya da Berkan bile önümüzdeki sezon adından söz ettirebilir. Çok açık ki eğer Cicaldau-Berkan-Taylan yerine bu göbeğe bir kesici ve toparlayıcı oyuncu monte edilirse, yanındaki oyuncuların da performansı değişecek.

Ben Burak Elmas'ın Fatih Terim'i görevden almasına hiç şaşırmamıştım zira başarısızdı ki bu başarısızlık önceki senelerden de geliyordu. Ancak böyle ağır bir hocayı gönderdikten sonra yerine gelecek hocanın ilk tanımlaması "Pep'in yardımcısı" olmamalı. Fatih Terim'den sonra Mancini bile ne kadar zorlanmışken, bu aşının tutmayacağı aslında kendini belli etmişti. 3-5 senelik vadelere yayılmış hedefler yerine, doğru planlama yapılarak, doğru kişilerin doğru yerlere yerleştirilmesi Galatasaray'ın ihtiyacı.