19 Haziran 2012 Salı

Melo Neden Kalmalı?



Geçen sezon Galatasaray Melo'yu kiraladığında, bu kadar etkili performans sergileyeceğini düşünen az kişi vardı. Rakamsal olarak kendisi Galatasararay'a önemli katkı sağlarken, aynı zamanda, bu sezon Fatih Terim'in kendi karakterini yansıttığı "hırslı" Galatasaray'da, kendisi önemli rol oynadı.

1) Takımın hırslı yapısında önemli rol oynarken, kendi oyun stili ile Galatasaray'ın karakteri de çok uyuştu.

2) Galatasaray, Melo'dan daha kaliteli bir oyuncu bile alsa o bölgeye, Melo'nun verimini alacağı garanti değil. Her transfer risk içerir.

3) Melo, kendi rakamları ile Galatasaray'a katkı sağladı fakat partneri olan Selçuk İnan'ın da performansında önemli rol oynadı. Şampiyonluğu göğüslemiş bu 2'linin bozulması risktir.



17 Haziran 2012 Pazar

Hollanda Evine...





Van Marwijk, yaptığı hatanın farkına varıp, bu defa Huntelaar ile Van Persie'yi ilk 11'e yerleştirmişti. 2 farklı kazanması gerek Hollanda istekli başladı. Portekiz ise kendi sahasında kalarak, rakibini kontrolsüz yakalamak istiyordu.

Dakika 11'de Hollanda takımı EURO2012'ye "merhaba" diyordu. Bol ve hızlı paslı bir oyunun ardından, Van der Vaart kendine has uzaktan bir füze atarak, Portakalları öne geçiriyordu.

Golü bulan Hollanda, Portekiz karşısında pozisyon vermeye başladı. 2. Golü bulmak için saldıran Hollanda, arkada açıklar veriyordu. Bu durumda takımı daha kontrollü oynaması için uyaracak bir teknik adam kenarda yok gibiydi! Robben, Sneijder, Van Persie, Huntelaar, Van der Vaart gibi oyuncular sahada olunca da, Hollanda takımı iyi hücum yapıyor fakat savunmada sıkıntıda çekiyordu.  Bunun sonucunda da Portekiz'li yıldız Ronaldo, Hollanda savunması arkasına kaçarak golü buluyor. 1-1

Hollanda'nın sol beki 94'lü Willems. İyi olabilecek bir oyuncu, fakat önünde oynayan Sneijder'a gerekli desteği verebilecek tecrübesi yok. Sağ bek, Van der Wiel. Ağır ve kötü hücumcu. Bek oyuncularının görevi önce savunmadır ancak Hollanda takımı için bu geçerli olamaz. Hollanda'nın ilk golü bulduktan sonra aynı baskılı oyuna devam edememesinde, orta saha oyuncularının suçu kadar, beklerin de yeteri kadar hücuma gereken desteği verememesi vardı. Ardından gelen Portekiz'in beraberlik golü, Hollanda'nın şevkini iyice kırdı.

Van Marwijk, dakika 67'de sağ bek Willems'ı oyundan cikararak, Afellay'ı oyuna aldı. 3'lü savunmaya dönen Hollanda'lı hocanın oyunu iyice riske etmekten başka çaresi yoktu.  Bu risk Portekiz'in lehine yaradı ve bu değişiklikten 5 dakika sonra, yıldız sahneye çıktı ve Ronaldo skoru 2-1 Portekiz lehine getirdi.

Portekiz skoru 2-1 yapınca, artik Hollanda'lı oyuncular, "bitsin bu maç bitsin bu eziyet" şeklinde sahada can çekişiyorlardı. Maç bitti, eziyet bitti, EURO2012 gitti...

Hollanda'nın Futbol Günahı!




Turnuva öncesi favori gösterilen takımlardan birinin hala 0 puanda olması, Hollanda adına çok moral bozucu bir durum. Öylesine yıldızları kadrosunda barındıran bir milli takımın, ölüm grubu mölüm grubu demeden, en azından puan alması gerekirdi. 

Bakıyorsunuz; Portakallar sadece 1 gol atabilirken, kalelerinde de 3 gol görmüşler. Bu durumu "düşük motivasyon" ile açıklamaya çalışanlar olsa da, bize göre sadece taksiksel hatalar. EURO2012 gibi en üst düzey mücadelelerde, motivasyon kaybı hiçbir futbolcu yaşayamaz. Tüm dünyanın izlediği müsabakalar bunlar. 

Van Marwijk'in, Bundesliga'nın gol kralı olan Huntelaar ile Premier Lig'in gol kralı olan Van Persie'yi aynı anda sahaya sürme korkusu işleri bozdu. Grup maçlarında en çok gol atan Huntelaar'ı, turnuvada 2. planda tutmak futbol günahı. Evet Van Persie'yi de tutmak öyle. Bu yüzden bu işin gerek teori de gerekse işleyişte tek doğrusu, bu iki süper golcünün aynı anda sahada olması. Tıpkı forvetsiz turnuvaya başlayan İspanya'nın, bu yanlıştan dönerek işleri yoluna soktuğu gibi, Van Marwijk de bunu yapmalı(ydı). 

İş işten geçti mi bilinmez ama Hollanda'nın işinin zor olduğu bir gerçek. Kendileri adına çıkacakları bu "ya tamam ya devam" niteliğindeki Portekiz maçında, bakalım bu akşam Van Marwijk cesaret gösterebilecek ve Huntelaar ve Van Persie'yi aynı anda ilk 11'e koyacak mı.

Zaten inanılmaz bir savunma hattı olmayan Hollanda, en azından en çok skor üreten hücumcularını sahada tutmalı ki, rakip takım da, Hollanda'lıların bu skorcularını rahat rahat bırakıp, hücum yapamasınlar. Son Almanya maçında gördük ki, Almanya stoperi Hummels bile Hollanda ceza sahasında gol arıyordu. Peki bir düşünün, hem Huntelaar hem Van Persie ile başlamış bir Hollanda karşısında Almanya, bu kadar rahat Hollanda kalesinde tehlike oluşturabilir miydi? İyi hücumcular, savunma oyuncularına da yardımcı olurlar. Onlar ileride ne kadar rahat ve efektif oynarlarsa, rakip takım da bir o kadar size saldıramaz. Çünkü onların aklını kurcalayan hücumcular vardır. Bu yüzden Van Marwijk, zaten savunma konusunda sıkıntı çeken Hollanda'ya, yanlış hücumcu ve belki de yanlış formasyon tercihleriyle, daha da sıkıntı çektirdi. Hem hücumculardan hem de savunmacılardan yararlanamadı.

Hollanda bu akşam, Portekiz'i 2 farklı yenmesi durumunda, Almanya'nın Danimarka'yı yenmesini bekleyecek. Umut var, bakalım Huntelaar ve Van Persie de olacak mı.

14 Haziran 2012 Perşembe

Almanya 2 - Hollanda 1 | Oğlum Bak Git!





Hollanda - Almanya. Maçın adı bile heyecan verici. Almanya kazanırsa işi bitirecek, Hollanda kaybederse işi mucizelere kalacak. Hollanda kazanırsa, gruptaki her takımın son haftaya girilirken puanı 3 olacak. Böyle de bir maç...

Van Persie, maçın başında Almanya defansı arkasına çok iyi sarktı fakat vuruşu, hepimizin içimizden "Huntelaar olsa atardı sanki" dememizi sağladı; zayıftı. Dakika 10 olduğunda Van Persie 2 tane net pozisyonu harcamıştı bile.

Almanya derli toplu ne yaptığını bilen bir takımken, Hollanda aç gözlü geleceğini düşünmeden para harcayan 'delikanlı' gibiydi. Hollanda, Almanya kalesine baskı kurmaya çalıştıkca, Almanya "Oğlum bak git" diyerek Hollanda'yı uyarıyordu.

Almanya beklendiği gibi maça daha sakin başladı. Hollanda'ya göre daha fazla bekleyen taraftı. Fakat etkisiz de degildi. 24. Dakikada Gomez'i unutan(!) Hollanda stoperleri, Hollanda'nın yenik duruma düşmesine engel olamadılar. Aynı Danimarka maçındaki gibi Hollanda, golü yedikten sonra daha şuursuzca saldırmaya başladı.

"Oğlum bak git"leri aldırmayan Hollanda, sırtına faraşı yiyordu. Dakika 38'de Gomez, takımının ve kendisinin 2. golünü atıyordu.

İlk yarı bitiminde, Hollanda için iki tarafı 'pisli' değnek bir maç oluyordu. Hollanda oyunu hızlandırdığı zaman, 'pozisyon bulma girişimi'ne girebiliyordu. Almanya ise resmen pozisyon buluyordu. Hollanda tempoyu hızlandırmadığı zaman, kendi yarı sahasını zor geçiyordu.

Van Marwijk, 2. yarıya ortasahada ağır kalan Van Bommel yerine bir hucumcu olan Van der Vaart ile başladı. İlk yarıda sol açık oynayan Barcelona'lı Affelay yerine ise Bundesliga gol kralı Huntelaar oyuna girdi. Böylelikle ilk yarı ileri uçta etkisiz kalan Van Persie sol açığa gelirken, Huntelaar ileri uca geçti.

2-0 geride olan Hollanda, bu değişikliklerden sonra daha etkili olamadı açıkcası. Sanki Hollanda'lı oyuncular da kafalarında "kazanamayız"ı benimsemişlerdi. Zaten maç 0-0'ken bile fizik kuvveti ile ayakta kalan taraf Almanya iken, Almanya'nın oyunu 2-0'a getirdikten sonraki periyotta, Hollanda'lı oyuncular mental olarak da dibe vurduklarından, fizik kuvvetler arası fark daha da belli oluyordu. Tabii ki Huntelaar'ın oyuna girmesi ve Van Persie'nin de sahada kalması, Alman savunmasını ister istemez tedirgin etti. Huntelaar'ın 2. yarı oyuna girmesi, Van Persie'nin daha çok alan bulması demekti. Dakika 73'de Van Persie bulduğu bu alanlardan birini iyi değerlendirdi ve Premier Lig'de attığı tarz gollerden birini atarak, farkı 1'e indirdi. Maç bu dakikadan sonra biraz daha hareketlendi. Maç 2-1 olunca, yukarıda bahsettiğimiz Hollanda'nın mental ve fiziksel düşüşü, doğal olarak yukarı çıktı.

Hollanda, top rakipteykenki oyunda turnuvanın en zayıf ekiplerinden. Danimarka maçı da bu yüzden kaybedilmişti! Turnuva öncesi analiz yazılarımızda, Hollanda'nın hücumcuları ile savunmacıları arasında kalite farkının çok fazla olduğunu yazmıştık. Buna ek olarak, hücumcuların, oyunun savunma yönünü çok dirençsiz ve isteksiz yaptıklarını da eklemeliyiz.

Sonuç olarak Hollanda, savunma yönü zayıf yetenekli oyuncuları olan bir takım görüntüsünden çıkamayarak, Almanya'ya da mağlup oldu. Artık Hollanda'nın işi mucizelere kaldı. EURO2012 elemelerinde en çok gol atan Hollanda takımı, turnuvanın 2. maçı sonunda sadece 1 gol atarken kalesinde 3 gol gördü. Portakallar son maçında Portekiz ile karşılaşacak

9 Haziran 2012 Cumartesi

70'e kadar Çift Önlibero'lu Portakal | Hollanda 0 - Danimarka 1
























Maçtan önce gol olan pozisyonu çıkarıp, sadece gol girişimlerini bu tablodaki gibi sizlere göstersek, "Hollanda fark atarak başlamış" derdiniz. Bu blog'u ve gibilerini okumanızın, cumartesi akşamını televizyon karşısında geçirmenizin de sebebi, futbolun bu belirsizliği.

Danimarka'nın ne kadar az Hollanda ceza sahasına geldiğini sağdaki şablonda görebiliyorsunuz. Danimarka'nın çektiği 8 şutun 4'ü kaleyi bulurken, 1 tanesi gol oluyor. Aslında %'de olarak normal. Danimarka gibi hücum gücü pek yüksek olmayan takımların, bu performansı beklendik. Kimse daha üstünü beklemez zaten. Fakat Danimarka'nın bugün galip gelmesinde, bu şablonda gözükmeyen, savunma yönü çok büyük.

Hollanda 32 şut çekerken, bunlardan sadece 5 tanesi kaleyi bulabilmiş. Bu bir hayalkırıklığı. 10 şut çekerseniz, kaleyi bulan 5 şuta kimse şikayet etmez. Fakat çekilen 32 şutun sadece 5 tanesinin kaleyi bulması, Hollanda gibi süper yıldızları bulunan bir takım için hayalkırıklığından da öte bir kelime ile anlatılması gerekilen durum.

Hollanda'nın arka taraftarı sertsizliği ve kırıkgan yapısı, yedikleri golü çıkaramayınca daha da göze çarpacaktır. Danimarka, Hollanda kalesine geldiğinde çok az etkisiz oldu. Hollanda ise, sert Danimarka savunmasından sıyrılıp golü bulamadı.

Arjen Robben ve Affelay'ın çizgi oyunundan kaçmalarını, Danimarka maçında kabul etmek mümkün. Maça Van Persie ile başlayan Hollanda'dan kimse hava topundan gol bulacağını beklemez zaten. Bu yüzden bu iki kanat oyuncusu, zaten sevdikleri çizgiye girmeden, içeri katederek oyunu yaparken zorlandılar ve etkili olamadılar. Danimarka'nın 2 defansif ağırlıklı ortasaha oyuncuları Kvist ve Zimling, Robben ve Affelay'ın topla içeri top sürüşlerinde stoper ve bek arkadaşlarına sonsuz yardımda bulunarak, bu iki yıldız oyuncunun etkisiz olmasında büyük katkı sağladılar. Bugün anladık ki, Robben ve Affelay'ı durduran her takım, yukarıdaki şablon ile Hollanda'yı uğurlayabilir.

Hollanda teknik direktörü Van Marwijk'in eleştirilecek en büyük yanlışı, herhalde çift ön liberoya 70. dakikaya kadar tahammül etmesi olacaktır. Takımınız rakip kaleye gidip etkili olamıyorsa, hücum oyuncularınızın yeteri kadar rakip kalede çoğalamaması bunun nedenlerinden biri olabilir. Ki gördük ki, Hollanda oyuncuları bir çok pozisyonda Danimarka ceza sahasına 2 veya 3 Danimarka oyuncu ile yalnız kaldılar. Bu noktada, ön liberolardan De Jong veya Van Bommel'den vazgeçmek gerekmekteydi. 70'e kadar yorulan ve iyice strese giren Hollanda takımına bu hamleyi yapmak biraz geç oldu.

Hollanda takımının tek ön libero oynayabilmeye hakkı olduğu maç Danimarka maçıydı. Hücum açısından kısıtlı olan Danimarka takımını en güçlü olduğu savunma bölgesinde zora sokmak için, daha fazla oyuncu ile Hollanda takımı Danimarka kalesine yüklenmeliydi. Tek ön liberolu sistemi Portekiz veya Almanya maçında yapmak, hücumcuları ile ün yapmış bu iki takım karşısında aciz duruma düşmek demek olabilir.

Van Persie'nin konsantrasyonunun düşük olması da, bu eleştirileri yapmamızı tetikliyor tabii. Arsenal'in yıldızı, yakaladığı en önemli pozisyonda, çok kötü bir kontrol yaparak (sol dışla) o pozisyonu harcadı. Onun kalitesinde bir oyuncunun, öyle kötü kontrol yapmasının tek sebebi, konsantrasyon eksikliği ile ifade edilebilir. Bu maçtan sonra Huntelaar sesleri iyice Hollanda'lılar tarafından yükseltilecektir.


Hollanda 0 - Danimarka 1 | İyi Savunan Kazanır!



Maç öncesi istatistiklere baktığımız zaman, hatta bakmadığımız zaman bile favori çok net Hollanda idi. Hollanda EURO2012 elemelerinde rakip kalelere 37 gol atarken, Danimarka sadece 15 gol atabilmişti. Danimarka, Hollanda ile oynadığı 28 maçın sadece 6'sını kazanabilmişti...

Maç başladığında da aslında Hollanda'nın bu üstün istatistikleri kaldığı yerden devam etti. Özellikle ilk 20 dakika, Dikine oynayabilen yıldızlarıyla Hollanda, Danimarka kalesinde etkili oldu.

Sinsice Hollanda kalesinde etkili olmaya çalışan Danimarka, 24. Dakikada Krohn-Dehli'nin ayağından sürpriz gol bulunca, Hollanda rakip kaleye daha hırslı gitmeye başladı, fakat telaşlı oyunu efektif olmalarına engel oldu. İlk yarıda başka gol olmayınca, Hollanda soyunma odasına hiç beklemediği bir skorla gitmiş oldu.

İkinci yarıda Hollanda topa yine daha çok hükmeden taraf olsa da istediği golü bulmak için yüklenmesi sonuçsuz kalıyordu.

Dakika 70'de Van Marwijk, Afellay'ın yerine Huntelaar'ı ve De Jong'un yerine Van Der Vaart'ı oyuna soktu. Bu değişikle beraber Huntelaar'ın kaleciyle karşı karşıya kaçırdığı pozisyon, Huntelaar'ın Hollanda adına hep sahada olması gerektiğini gösteren bir işaret gibiydi. Huntelaar'ın Danimarka savunması arkasına yaptığı koşular, Danimarka kalesini tehtid etse de, Maçın bitimine az kalmasının etkisi ile Danimarka daha disiplinli savunma yapıyor ve Hollanda'nın işini zorlaştırıyordu.

Dakika 84'de Fenerbahçe'nin yeni transferi Kuyt, Van Der Wiel'in yerine, yani sağ bek olarak sahaya giriyordu. Hollanda'nın istekli ama rakip kalede etkisiz durumu, maçın Danimarka galibiyeti ile bitmesiyle sonuçlandı.



Turnuva öncesi yazılarımızda, Hollanda'nın zayıflıklarından bahsedeceksek, o defans bölgesi olur demiştik. Danimarka'nın golüne baktığımızda da bu eksikliği fazlasıyla görüyoruz. Evet, Krohn-Dehli çok iyi bir 'fake' atarak Hollanda savunmasını avlıyor fakat tüm maç boyunca Hollanda hücumcuları, Krohn-Dehli'nin yaptığı 'fake'in çok daha komplekslerini Danimarka savunmasında uygulamak isteyip neden başarılı olamadılar? Bunu bilemeyiz ama bu soruya, başka bir soruyla cevap verebiliriz. Danimarka savunması mı başarılıydı yoksa Hollanda hücumcuları mı beceriksizdi? Hollanda hücumcularının özellikle Robben ve Van Persie'nin en iyi günlerinde olmadıkları bir gerçek fakat Danimarka savunmasının da inanılmaz bir pozisyon disiplini ve sertliği olduğunu söylemeliyiz. Hollanda, oyununun savunma kısmını Danimarka kadar iyi oynayamadı ve Hollanda kalesine sinsice gidişlerinden istediğini alarak döndü. Bu maçtan bir defa daha anlıyoruz ki, savunma futbolunu iyi yapmak, hücum futbolunu iyi yapmaya göre bir maçı kazanmak için daha önemli. 


Turnuva öncesi "EURO2012'de şu takım ne olur?" diye soranlara hep aynı cevabı verdim. "En favori olmayan da en favori olan da sürpriz yapabilir." Hollanda o bahsettiğim "en favorilerden" biriydi. İlk yarıda yedikleri golü çıkaramadılar ve turnuvaya iyi başlayamadılar. Herkesin en favorilerinden biri Almanya'yı Hollanda yenemez mi? yenebilir. Bu yüzden değil mi Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası'nı dört gözle beklememiz. 



5 Haziran 2012 Salı

Hollanda'daki Savunma - Hücum Dengesizliği?!


























Hollanda gibi atak yönü güçlü takımların stoperlerine çok büyük görevler düşer. Atak oyuncularının verimini arttırmak için, en gerideki defans oyuncuları (stoperler) ile en uçta oynayan forvet (atak) oyuncuları arasında fazla mesafe olmamalı. Bu da demek oluyor ki, stoperler kendi kalelerinden uzakta konumlanmalılar. Stoperler kendi kalelerinden uzaklaştıkca, yeteneklerine bir yenilerini eklemek zorundalar. Çabukluk, zamanlama, pozisyon bilgisi ve tabi ki önsezi. 

Hollanda'nın, Kuzey İrlanda'yı 6-0 yendiği maçta Van Marwijk'in ilk 11 stoperleri Ron Vlaar  ve John Heitinga idi. Bu maç, Hollanda'nın EURO2012 öncesi son hazırlık maçı olduğundan, ilk stoper tercihlerinin de, Hollanda adına bu oyuncular olacağını düşünüyoruz. 

John Heitinga, kendi takımı Everton ile Hollanda Milli takımından oynadığı sisteme göre farklılıklar göstermek zorunda. Everton hücum yönü kısıtlı bir takım. Hollanda Milli takımı gibi savunmayı önde kurmuyorlar. Dolayısıyla, kulüp takımındaki sorumlulukları, milli takıma göre daha ağır diyebiliriz. 

Heitinga'nın partneri ise Feyenoord'lu stoper Ron Vlaar. Oyuncunun milli takım kariyeri yeni yeni şekilleniyor aslında. 27 yaşındaki oyuncu 7 kere milli takım forması giyerken 1 gol kaydedebildi. Oyuncu hava toplarında üstün olsa da, çabukluk konusunda zaafları var. 

Heitinga ve Vlaar, genel olarak bakıldığında kaliteli stoperler olarak nitelendirilebilirler. Fakat Hollanda Milli takımının oynadığı sistem ve stratejiye göre, takım daha üst düzey stoperlere ihtiyaç duyuyor gibi. Elemelerde bu konuda bir sıkıntı çekmediler fakat EURO2012'de Hollanda milli takımı adına en zayıf yer neresi diye sorulursa, stoper bölgesi demek yanlış olmaz. Bu oyuncular için en büyük test ölüm grubundaki performansları olacaktır.

Hollanda milli takımının hücum oyuncuları ile stoperleri arasında bir denge farklılığı var. İlerideki oyuncular kalite açısından 1-2 gömlek daha üstteler gibi her zaman. Fakat hücum ve savunma oyuncularının hepsi aynı yüksek kalitede olması da, her zaman beklenen bir şey değil. Bu kaliteyi geçen dönemler yakalamış İspanya Milli Takımının neler yapabildiğini gördük. 

3 Haziran 2012 Pazar

Hollanda 6 - Kuzey İrlanda 0




Van Persie 2, Afellay 2, Sneijder ve Ron Vlaar'ın attığı goller ile Portakallar, Euro 2012 öncesi oynadıkları son hazırlık maçında hazır bir görüntü çizdiler. 

Teknik direktör Van Marwijk maç sonu yaptığı açıklamada; "Takımımın taktik disipline uygun hareket etmesinden dolayı mutluyum. Fakat skor çok önemli değil, rakibimiz çok güçsüzdü. En büyük endişem sol bek mevkinde. Giovanni Van Bronckhorst'un emekli olması ve onun varisi olan Erik Pieters'in sakatlığı bizi zor duruma sokuyor" dedi. 

Belirtmekte fayda var. Hollanda'nın Kuzey İrlanda'yı 6-0 yendiği maçta sol bek mevkinde 94'lü Jetro Willems oynadı. Teknik direktörü Van Marwijk'in elinde o mevkide çok seçenek yokken, maç sonrası o bölgeden şikayetçi şekilde açıklamalar yapması, 94'lü tecrübesiz bir oyuncuyu iyice stres altına sokmuş olabilir. 


Netherlands v Northern Ireland ile  voytech23

2 Haziran 2012 Cumartesi

Huntelaar Vs. Van Persie !























Hollanda'nın bu akşam Kuzey İrlanda ile oynayacağı maç için teknik direktör Van Marwijk, forvetteki tercihini Van Persie'den yana kullanacak. 

Van Persie, bu sezon oynadığı 48 resmi maçta, 37 gol atıp 14 asist yaptı. 
Portakalların diğer önemli forveti Huntelaar, 48 resmi maçta 48 gol 16 asist yaptı. 
Teknik direktör Van Marwjik'in bu iki oyuncudan birini seçmek zorunda olması, 'formasyon ve strateji talihsizliği' diye nitelendirilmeli.

Huntelaar, bu akşamki maçta oynayamayacağını öğrenince açıklamalarda bulundu. Yıldız oyuncu: "Oynayamayacağımı öğenince tabii ki çok üzüldüm. Moralim çok bozuldu ve hayalkırıklığına uğradım. Fakat herkes biliyor ki ben vazgeçmem." dedi

Dün teknik direktör Van Marwijk, Huntelaar ile bir toplantı yaptı ve ilk tercihinin Van Persie olacağını söyledi. 
Huntelaar; "Kendisiyle özel olarak 2 kere görüştük. Beni seçmediği için çok hayalkırıklığına uğradım. Sanki Van Persie'nin oynayacağı peşinen belliymiş gibi hissettim." dedi. 

Yorum:

Huntelaar'ın kalitesini tartışmaya gerek yok. Çok önemli oyuncu. Fakat Hollanda teknik direktörü Van Marwijk'in bu tercihini anlamlandıran bir kaç madde var. 

1) Van Persie İngiltere Premier Lig'inde oynuyor. Huntelaar'ın mücadele ettiği Bundesliga'dan mücadele gücü ve oyun hızı daha fazla olan bir lig. Liglerin zorluk seviyesine göre oyuncu tercihi yapmak mantıklı gibi.

2) Hollanda'nın oynadığı sisteme göre ilk tercihin Van Persie olması doğal. Oyunu hızlı ve yerden oynayan bir takım için, top tekniği Huntelaar'dan daha iyi olan Van Persie'nin 1. tercih olması sanki normal gibi gözüküyor. Van Marwijk, maç içinde kriz durumu oluştuğunda, bu iki oyuncuyu sahaya sürebilir mi, ya da sürmeye cesaret edebilir mi, merak konusu. 

Hollanda Milli Takımının Rakiplerine Bakalım | B GRUBU



Hollanda Milli Takımı'nın rakiplerine biraz göz atalım istedik.

B GRUBU:
1)ALMANYA
2)DANİMARKA
3)HOLLANDA
4)PORTEKİZ

ALMANYA
Almanya'nın gücünden bahsetmeye gerek yok. Bir çoğumuz için belki de İspanya'dan tek 'daha' favori olabilecek takım onlar. Bahis piyasasını bilmiyorum ama herhalde şampiyonluk için Almanya, oynanan bahisler içinde ya 1. ya da 2. sıradadır.
Hepimiz Almanya'nın gruplardaki performansını biliyoruz. Elemelerde Almanya ile aynı gruptaydık. Oynadıkları 10 maçın 10'unu da kazandılar. 34 gol atıp 7 gol yediler.
Elemelerde Almanya, en çok gol atan 2. futbolcuyu  kadrosunda barındırıyor; Miroslav Klose. Hollanda için "gol" işin gol kısmında sevindirici kısım ise, Huntelaar. Huntelaar EURO2012 elemelerinde, 12 gol ile Almanların 9 gollü Klose'sini solladı.
Asist olayına geldiğimizde ise, Mesut Özil gerçeği ile karşı karşıya kalıyoruz. Elemelerde en çok asist yapan oyuncu Kim Kallström ile beraber Mesut Özil. Bu 2 oyuncu 7 asist yaptılar. Kuşkusuz ki Mesut, öldürücü asist yeteneği ile, Hollanda savunmasına zor anlar yaşatacak.

DANİMARKA
Danimarka grubun en güçsüz ekibi gibi gözükse de bir dakika! 1992 Avrupa Şampiyonundan bahsediyoruz. Üstelik eleme gruplarında, EURO2012 B grubunda da rakipleri olan Portekiz'in önünde grubu tamamladılar. Danimarka'nın oyun anlayışı için "Dengeli" kelimesi tam olacaktır. Gruplarda 15 gol atan ekip, 6 gol kalesinde gördü. Oynadıkları 8 maçın 6'sını kazanıp, 1 beraberlik ve 1 mağlubiyet alarak EURO2012 vizesi aldılar. Attıkları ve yedikleri gol sayısına baktığımızda, savunma ve hücum dengesinin sallantılı olmadığını, oyunun her iki yönüne de gerekli yardımları takım olarak veren bir ekip olduklarını gözlemliyoruz.
Eleme gruplarında kişisel olarak Dennis Rommedahl asist özelliği ile göze çarpıyor. Oyuncu 5 asist ile takımına önemli katkı sağladı.

PORTEKİZ
Önemli yıldızları olan fakat içinde "acaba"ları da barındıran takım. Danimarka için söylediğimiz dengeli oyunu onlar için söylemek zor. Her an her şeyi yapabilecek oyunculara sahip olmalarına rağmen, kendi kalelerinde de golü her an görebilirler. Hücum yöne savunma yönüne göre çok daha ağır basan bir ekip. Bunu çok iyi yönetebildiklerini söylemek zor.  Eleme gruplarında yukarıda incelediğimiz Danimarka ile aynı gruptaydılar. Her ne kadar Milli Takımımızdan 2 maç eksik oynasalar da (gruptaki takım sayısından ötürü), Milli Takımımızdan daha az puan topladıklarını söyleyelim. (Milli Takım 17 - Portekiz 16) Grubu Danimarka'nın arkasında tamamlayan Portekiz, Bosna Hersek ile Play-off maçları oynadı. Bosna'daki maçtan beraberlikle dönen Portekiz, Lisbon'da rakibini 6-2 yenerek, EURO2012'ye katılma vizesi aldı.
Gözler tabii ki de Ronaldo'nun üstünde olacak. Ronaldo'nun bu Milli Takımın formasını giyiyor olması, Portekiz'in ismini daha da yüceltiyor.
Ronaldo eleme gruplarında 7 gol atarak takımının EURO2012'ye katılmasında önemli rol oynadı. Portekiz'in bir diğer yıldızı Nani ise 4 asist ile Ronaldo kadar olmasa da takımına önemli katkı sağladı.
--
Hollanda en az rakipleri kadar güçlü bir ekip. Kadrosu ve elemelerdeki başarısı ile zaten bunu gözler önüne serdiler. Hollanda, oynadığı 10 maçın 9'unu kazandı. Bu oynadığı 10 maçta attığı gol sayısı ise inanılmaz! 37 gol! Yedikleri ise sadece 8!
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi elemelerin en çok gol atan oyuncusu Klaas-Jan Huntelaar. Her ne kadar Bert van Marwijk'in ilk tercihi Van Persie gibi gözükse de, bu oyuncunun da Hollanda'ya katkıları ortada.
Aynı zamanda Hollanda asist konusunda da hiç sıkıntı çekmeyecek gibi gözüküyor. Elemelerde bunu gözlemliyoruz en azından. Sneijder ve Dirk Kuyt, yaptıkları 6'şar asist ile takımlarına önemli katkı sağladılar.

Sneijder, EURO2012 için hazır!




Belki bir çoğumuz da Wesley gibi düşünüyoruz. O'na göre Avrupa Şampiyonası, Dünya kupasından daha zor. Dünya kupasında kolay rakiplerle karşılaşmak olası. Fakat Avrupa Şampiyonasında, "bu takım bizim milli takımımızın grubunda olsa iyi olur." diyebileceğimiz rakip neredeyse yok. 

Wesley Sneijder, EURO 2012 öncesi turnuva hakkında bazı açıklamalar yaptı:
"Çok zorlu bir turnuva olacak, çünkü bana göre, Avrupa Şampiyonaları her zaman Dünya kupasından bile zor olmuştur. Çünkü hiçbir zaman Afrika'dan ya da 3 puanı kesin alacağınızı düşündüğünüz rakiplerle karşılaşmıyorsunuz. Çok zorlu bir gruptayız. Bu turnuvada bir çok şeye ihtiyacınız var. Şansa ihtiyacınız olduğu kadar, takımdaki her oyuncu fit olmak zorunda."

Sneijder, turnuvaya hazır olduğunu da bu sözlerle açıkladı;
"Ben turnuvaya başlayabilirim. Tamamen hazırım. Tüm hazırlıklarımı yaptığımı söyleyebilirim. Nerede olduğumuza bir baksanıza! Ormanın ortasında! Artık Polonya'ya gitmek istiyorum."
Yıldız oyuncu şampiyonluk için de iddialı konuştu;
"Bu kupayı kazanmak gerçekten çok istiyoruz. Çünkü uzun süredir beraber oynuyoruz, uzun süredir aynı hoca ile çalışıyoruz. Tek düşüncemiz bu kupayı kazanmak." dedi.

Hollanda Milli Takımı'nın Genel Analizi























KALECİLER
Maarten Sketelenburg
Bu sene Serie A'yı 7. bitiren Roma takımının, Ajax altyapısının ürünlerinden biri olan kalecisi. Bu sezon Roma ile çıktığı 29 maçın 8'inde gol yemeden sahadan ayrıldı. Şu anda Hollanda milli takımının 1. kalecisi durumunda. 82' doğumlu kaleci 1.97 boyunda. 2010 Dünya Kupasında final oynayan takımın da 1. kalecisiydi. Bakalım o turnuvadaki tecrübeleri, EURO2012'de kendisine yardımcı olacak mı.
Michel Vorm
Swansea City takımının kalecisi. Kendisi geçen sene Premier Lig'e yükselen bu kulübe £1.5 M karşılığında transfer olmuştu. Swansea lige yükseldiğinde, herkes takımın tekrar küme düşmesine çok olası bakıyordu. Fakat takım bu zorlu ligi 11. bitirerek, beklenmedik bir başarıya imza attı. Kuşkusuz Michel Vorn'un da bunda etkisi büyük.  Bu sezon Premier Lig'de çıktığı maçların tam 14'ünde gol yemedi. Penaltı kurtarmadaki başarısından dolayı takma ismi, "Penalty Killer".
Tim Krul
17 yaşında, Ado Den Haag'dan, Newcastle'a transfer oldu. 1988'li oyuncu 2007'yılından beri kiralık olarak sırasıyla Falkirk ve Carlisle United'da oynuyor. Hollanda'nın genç milli takımlarında da şans bulan kaleci, A Milli Takım ile 3 kez sahaya çıktı.
DEFANS
Gregory van der Wiel
Grup elemelerinde teknik direktör Van Marwijk'in sağ bek için ilk tercihiydi. Bu sezon Eredivisie'de şampiyon olan Ajax'ın oyuncusu. Hücuma katkı yapmayı seven bir bek. Ajax'ın bu sezon oynadığı 6 Şampiyonlar Ligi maçında da sahadaydı. Eredivisie'de oynadığı 19 maçta 2 gol atıp 4 asist yaptı.
John Heitinga
Asıl mevkisi stoper, bununla beraber ön libero ve sağ bek de oynayabilen Everton'lı futbolcu. Ajax ve Atletico Madrid forması giydikten sonra 2009'dan beri Everton'da forma giyiyor. Bu sezon Premier Lig'de 30 maçta görev alırken 1  gol attı. Hiç kırmızı kart görmezken, 4 sarı kar gördü. 2004 yılından beri Hollanda milli takımının formasını giyen oyuncu; 76 maçta 7 gol 1 asist yaparken, 5 sarı 2 kırmızı kart gördü. 
Joris Mathijsen
İspanyol kulübü Malaga'da forma giyen stoper. 32 yaşındaki oyuncu Malaga'ya geçen sene Hamburg'dan transfer oldu. Bu sene La Liga'da 28 maçta forma giyerken 1 asist yaptı. 5 sarı kartın yanında hiç kırmızı kart görmedi.
Wilfred Bouma
Takımın sol ayaklı stoperi. 2005 - 2010 seneleri arasında Aston Villa forması giyen 33 yaşındaki tecrübeli oyuncu, şuan PSV forması giymektedir. Hollanda ekibi ile ligde 27 maça çıkarken 1 gol attı. Ligde 3 sarı kartı bulunmakta. PSV forması ile bu sezon Avrupa Ligi'nde 10 maça çıkarken 1 gol 1 asist yaptı. Van Bommel'den sonra takımın en yaşlı futbolcusu konumunda. Sol bekte de oynayabilmektedir. 
Ron Vlaar
1985 doğumlu stoper, Feyenoord takımının kaptanı. Hollanda ligi'nde 34 maçta forma giydi. 2 asist yaptı. Sezon boyunca hiç kırmızı kart görmezken, 3 sarı kart gördü.  Liderlik ruhu üst düzey olan oyunculardan. Hollanda genç takımının da kaptanlığını yaptı. Van Bommel'in Milli takımı bırakmasından sonra kaptan olması olası oyunculardan bir tanesi. 1,89 boyundaki oyuncu hava toplarındaki hakimiyeti ile biliniyor.  
Jetro Willems
Hollanda Milli takımının en genç oyuncusu. 18 yaşında Avrupa Şampiyonası gibi bir turnuva için Hollanda Milli takımına davet edildi. PSV'li oyuncu sol bekte oynuyor. Sürati en belirgin özelliği. 
Khalid Boulahrouz
Stuttgart'da forma giymektedir. Hamburg, Chelsea, Sevilla gibi kulüplerde oynamış tecrübeli bir oyuncudur. Asıl mevkisi sağ bek olmak ile beraber, stoperde de oynayabilmektedir. Bu sezon Bundesliga'da çıktığı 21 maçta 2 gol, 5 asist ile oynadı. 4 sarı kart görürken, 2 sarıdan gelen 1 kırmızı kartı var. 
ORTASAHA 
Mark van Bommel
Takım kaptanı. Resimli sözlüklerde, tecrübe kelimesinin karşısına bir fotoğrafı konmalı. PSV,Barcelona, Bayern ve Milan formaları giymiş bu efsane 35 yaşında tekrar bu sezon PSV'ye transfer oldu. Bu sezon Serie A'da 25 maça çıktı. İlerleyen yaşına rağmen Şampiyonlar Ligi'nde 6 maçın hepsine forma giydi. Ön libero oynayan Van Bommel, Takımın sigortası niteliğinde. 
Nigel De Jong
Defansif ortasaha oyuncusu, sertliği ile biliniyor. Bu sezon Premier Lig'de tabuları yıkıp şampiyon olan Manchester City'nin önemli oyuncularındandı. Pozisyon bilgisi ve agresif oyun anlayışı, futbol tarzı. Bu sezon Manchester City ile toplam 40 maça çıktı.
Wesley Sneijder
Takımın beyni. Bu sezon İnter ile çok iyi bir sezon geçirmese de, oyun bilgisi, tekniği ve çabuk karar verebilme yeteneği ile, Hollanda Milli takımı'nın en büyük silahlarından. Serie A'da bu sezon 20 maça çıkan oyuncu 4 gol atarken 5 de asist yaptı. Şampiyonlar Ligi'nde ise oynadığı 5 maçta 1 asist yapabildi.
Stijn Schaars
Forvet arkası ve göbek ve savunma önü (ön libero) oynayabilen Sporting Lizbon'da forma giyen oyuncu. 2006 yılında U-21'i kazanan Hollanda Milli takımının oyuncularından biriydi. 
Kevin Strootman
PSV'de forma giyen 1990 doğumlu oyuncu, bu sezon kulübü ile tam 49 maça çıktı. 30 tanesi ligde olan bu maçlarda 10 asist ve 2 gol ile oynayan oyuncu, Hollanda Milli takımında kendisine tabii ki de yer buldu. Yine bu sezon, UEFA Avrupa Ligi'nde çıktığı  11 maçta 3 gol 6 asist yaptı. Asıl mevkisi ön libero olan Strootman, göbekte ve ortasahanın sol tarafında da oynayabiliyor. Yaratıcı bir oyuncu olduğunu söylemek de fayda var. 
Ibrahim Afellay
Bu sezon talihsiz bir sakatlık geçiren Afellay 7 ay süren sakatlığı yeni yeni atlattı. Sol açık oynayan oyuncu aynı zamanda forvet arkası olarak da oynayabiliyor. Milli takımda çıktığı 36 maçta 3 gol attı. Potansiyeli yüksek fakat geçirdiği sakatlık sonrası turnuvada nasıl bir performans sergileyeceği soru işareti. 
Rafael van der Vaart
Forvet arkası asıl mevkisi olan oyuncu, ortasahanın sağında da görev yapabiliyor. Bu sezon kulübü Tottenham ile 41 maça çıktı. Çıktığı 33 Premier Lig maçında 11 gol 7 asist yaptı. Takımın en önemli oyuncularından biri. Yüksek top tekniği ve oyun kurmadaki becerisi ile, ilk 11'deki yeri garanti gibi. Oyuncu milli takım 94 maça çıkarken, 17 gol kaydetti. 
Arjen Robben
Şampiyonlar Ligi finali oynayan Bayern'in en önemli oyuncularından. Çabukluğu ve topu kullanmadaki beceresi en üst seviyede olan oyunculardan. Bundesliga'da çıktığı 24 maçta 12 gol 6 asist yapan oyuncu, Şampiyonlar Ligi'nde ise 4 gol 2 asistle oynadı. Bu sezonki performansı ile, EURO2012'de adından söz ettirecek oyunculardan biri olabileceğinin sinyalini veriyor. Gerçek mevkisi sağ açık olan oyuncu, aynı zamanda sol tarafta ve forvet arkasında da forma giyebiliyor.  
FORVET
Dirk Kuyt
2006 senesinden beri Liverpool forması giyen oyuncu, 86 kez Hollanda Milli takımı'nın formasını giyerken 24 gol attı. Bu sezon Liverpool ile iyi bir sezon geçirmeyen Kuyt, bu sezon kulübü ile 44 tane resmi maça çıkarak, en önemli özelliği olan fizik kuvvetinin hazır olduğunu gösteriyor. Oyuncu hem sağ açık hem de forvet oynayabiliyor. Bu sezon Premier Lig'de çıktığı 34 maçta 2 gol ve 2 asist ile oynadı. 
Klaas-Jan Huntelaar
1.86'lık santrafor, Hollanda milli takımı ile 51 maçta 31 gol attı. Schalke 04 forması giyen Huntelaar, bu sezon Bundesliga'da 32 maçta 29 gol 13 asist yaparak, bu kadroyu hakkettiğini gösterdi. 83 doğumlu oyuncu, Ajax, Real Madrid, Milan gibi kulüplerde oynayarak, Avrupa'nın önemli santraforlarından olduğunu kanıtladı. 
Robin van Persie
Efsane. En azından geçirdiği sezondan sonra Arsenal'li taraftarlar onu öyle çağıracaklardır. Bu sezon Premier Lig'de çıktığı 38 maçta 30 gol 14 asist ile oynadı. Şampiyonlar Ligi'nde çıktığı 7 maçta, 4 gol atan oyuncu, hiç kuşku yokki, Hollanda Milli takımının 1. forveti konumunda. Van Persie, Hollanda Milli Takımı ile 63 maça çıkarken 26 gol attı. 
Luuk de Jong
Twente forması giyen 90 doğumlu genç oyuncu, bu sezon ligde çıktığı 31 maçta 25 gol ve 9 asist yaparak neler yapabileceğini gösterdi. UEFA Avrupa Ligi'nde çıktığı 10 maçta 4 gol 4 asist ile oynadı. İlk tercih olmasa da, kadroda önemli alternatiflerden biri olacaktır. Bundan önce Hollanda A Milli takımı ile 7 kere sahaya çıkan de Jong, 1 gol attı. 
Luciano Narsingh
Heerenveen forması giyen oyuncu. Hem sağ hem sol hem de forvet oynayabilen 1990 doğumlu oyuncu, asist yeteneği ile dikkatleri üstüne çekiyor. Bu sezon ligde çıktığı 34 maçta 8 gol atıp, 22 asist yaptı. 

NOT: EURO2012 öncesi ve süresince, tüm Hollanda ile ilgili yazılarımı, aynı zamanda bu adresten de takip edebilirsiniz;