6 Kasım 2013 Çarşamba

Kopenhag 1 - Galatasaray 0 | Mancini Hamleleri















Maçtan önce Bruma'yı forvet arkası oynatabileceğini düşünmüştüm Mancini'nin. Böylelikle Drogba yine tek forvet oynayacak, Burak ise son haftalardaki gibi solda başlayacaktı. Fakat beklediğimin aksine, Bruma kanatta, Burak ise hemen Drogba'nın yanında başladı.

Bu rakibin baskılı oyun kurmasını yani stoperlerlerinin oyuna dahil olmasını engellemek için mantıklıydı. Fakat Mancini Burak'ın Drogba'nın yanında oynaması halinde, stoperlerin yine de oyuna dahil olabileceğini çünkü Burak'ın topsuz oyunda forvet oynarken baskı yapmayacağını es geçti. Bu es geçme Danimarka ekibinin işine geldi. Burak baskı yapmazken, zaten baskı yapmayan Drogba ve Aydın ve Bruma ikili mücadeleleri eksik olan oyuncular, Kopenhag'a topu teslim etti. Bu top teslimi, ev sahibini öne geçirdi ve tam da istediği gibi ilk golü atıp arkasına yaslandı. Galatasaray 25. dakikadan sonra topu alsa da geri kalan dakikalarda skoru değiştiremedi. Bu fırsatlar gelmiş olsa da olmadı.























İkinci yarı çok beklemeden Mancini Aydın'ı çıkarıp Ceyhun'u oyuna aldı. Bu hamle bir çoğu için defansif gözükse de aslında değildi. Ceyhun'un oyuna dahil olması ile son pasları attırabilmek için Selçuk'u sakatlığından dolayı sahada olmayan Sneijder'in bölgesine çekti. Bu değişiklikten sonra Galatasaray oyunu tamamen yarı sahaya yıktı, baskısını arttırdı. Zaten önde olan Kopenhag en iyi yaptığı işi yaparak, set savundu.























Ceyhun'un oyuna girmesi ile Eboue de iyice kendini ileri attı ve bir açık oyuncusu gibi ataklara katıldı. Galatasaray oyunu yıkmasına rağmen Kopenhag önde olmanın motivasyonu ile de sert savunmasında açıklık vermedi.

Bundan sonra Mancini Semih'i çıkarıp Umut'u alarak savunmada tüm riskleri aldı. Melo'yu da Selçuk'un yanına iten Mancini, Umut - Burak - Drogba 3'lüsü ile rakibi daha da boğmak istedi. Artık hücum yapma niyeti olmayan Kopenhag zaman zaman bunalsa da kalesinde çok ciddi pozisyonlar görmedi.
























Burada ufak bir eleştiri. Savunmadan çıkmayan tüm hedefi gol yememek olmuş bir rakibe karşı daha fazla merkez santraforla oynamak her zaman ilk tercih olmamalı. Bana göre Kopenhag gibi fizik kalitesi üstün ama oyun bilgisi muhteşem olmayan takımları fazla forvet alarak değil fazla çizgi oyuncusu almak ile açabilirsiniz. Mancini'de bunun farkına varmış olacak ki, bakın ne yaptı;
























Oyun genişliğini yaratamadığını farkeden Mancini, Burak'ı çıkarıp Amrabat'ı aldı. Buradaki hamle çok doğru olsa da takım Drogba'ya yüksek atmaya başlayınca, Amrabat'ın girmesi oyun genişliğine bir etki yapmamış gibi oldu. Belki daha önce Amrabat -Burak değişikliği daha iyi olabilirdi.

Mancini bence oyunu çok iyi okuyabilen bir hoca. Hamleleri takımı olumlu etkiliyor. Galatasaray'ın geçen sene dahil deplasmanda Şampiyonlar Ligi'nde bu kadar rahat oynadığı maç yok. Fakat anadolu deplasmanlarında ilk golü yiyince nasıl rakip kapanıp bundan yararlanabiliyorsa, Kopenhag da bunu yaptı.

Eray Muslera'yı aratmadı, aratacak pozisyonlar da olmadı belki. Mancini'nin "Son maçta Juventus'u yenmek zorundayız." cümlesine tepkiler tam bir Türk romantizmi. İspanya'da Real Madrid'i yensen de, içeride Juventus'u yenmek zorundasın. Hedef maçı gösterip şimdiden futbolcularını oraya motive ettiğini söylemek daha akıllıcayken, "Real Madrid maçına futbolcular nasıl motive olsun şimdi, en önemli maç önündeki maçtır." gibi klişelerle hocaya yüklenilmesi doğru değil.

2 Kasım 2013 Cumartesi

Kanat var Merkez yok Merkez var Kanat yok! (Galatasaray)



Fatih Terim olsun, Mancini olsun. Rijkaard'dan sonra Galatasaray taraftarı kanatsız oyun oynuyor. Fatih Terim'in ilk senesinde sadece 1 kulvarda mücadele etmenin rahatlığı ve forvet oyuncularının merkeze ekstra yardım etmesiyle göze hoş gelen futbolla beraber başarı da geldi. Fatih Terim'in 2. senesinde forvet oyuncularının takım savunmasına yardımının azalması ile baskılı oyun formasyonu Galatasaray için bitti ve o göze iyi gelen oyun eriyerek bitti.

Eğer ki hücum oyuncuları takım savunmasına Elmander ve Necati'nin yaptığı gibi katkı sağlayamıyorsa, orta alanda özellikle anadolu takımlarına oyunun anahtarını teslim edersiniz. Bu anahtarı geri almanın tek çaresi, kanat hücumcularının oyun genişliğini arttırması ile olur. Galatasaray'da bu oyuncu profiline uyacak 4 oyuncu var. Amrabat, Riera, Aydın, Bruma. Bu 4 oyuncudan sadece 1 tanesi oyuna girebildi ve o da zaten maçın skorunu belirleyip, Galatasaray'ın Konya'yı zor da olsa 2-1 yenmesini sağladı. 4 oyuncudan biri ayrılıyor. 1 tanesi Türk vatandaşı. Ligimizdeki bu saçma limitleme kuralından dolayı Aydın ile oynayabiliyor Mancini. Ya da onu bir silah olarak oturtabiliyor kulübede.

Galatasaray oyun genişliğini sağlayacak kanat oyuncuları ile oynamalı. Lig'deki bu kuralın değişmediğini düşünürsek, Galatasaray'ın "yerli" hücum kanat oyuncularına ihtiyacı var. Şampiyonlar Ligi'ndeki iyi oyunun sebebi, Galatasaray'ın kadrosundan tam yararlanması. Özellikle Sneijder (Emre Çolak) gibi oyuncularla oynuyorsanız, kanat bindirmeleri rakip savunmayı açmak için en önemli etken. Zira Galatasaray'ın dünkü ilk golü Umut'un çizgiye inip Drogba'ya kesmesinden geldi.

Galatasaray şu an merkezde kuvvetli. Stoperler henüz sallansa da, oyuncuların bireysel performansı sallansa da, merkezdeki kaliteli oyuncuların varlığı bir gerçek. Bu merkezin efektif şekilde işlemesi için kanat oyuncularının da hücuma dahil olması şart. Rijkaard'lı kanat oyunu bugünkü merkez ile birleşseydi, çok farklı şeyler konuşulabilirdi.

7 Eylül 2013 Cumartesi

Yanlışın da Doğruya yakın olmalı | Erman Kılıç

Galatasaray doğru işler yapıyor. Hem de Türkiye şartlarında olağanüstü işler yapıyor. Yönetim, teknik ekip, taraftarlar... Bu kadar doğru yapanın yanlışı da doğruya yakın yerlerde olmalıyken, Galatasaray'ın yanlışı yanlışın da yanlışına yakın. Erman Kılıç gibi yerli bir yeteneği takıma kazandırıyorsan, en azından 1 sene olmadan yollamak. Ne için? Galatasaray'ın yıllık ücretini beğenmeyen, kapı kapı dolaşıp daha iyi ücret arayan ama bulamayıp kulübüne(!) dönen Aydın Yılmaz için. Erman'dan yararlanamayacağını düşünüp göndermek yanlış olabilirdi. Fakat Aydın gibi kalibresi düşük olan bir oyuncuyu, senede takımına asist ve golleri ile en az 10-15 gol kazandıran Erman'ın yerine koymak yanlışın yanlışı. Galatasaray gibi çok doğru işler yapan bir kulübün yanlışı da doğruya yakın tarafta olmalı. Ferrari LPG hikayesi olur, dikkat.

7 Mayıs 2013 Salı

Drogba Ne Yapar?




Bu sayfada bu sezon için sık sık yazdık. Galatasaray ileride top tutamıyor. Geçen seneki kadroda Necati ve Elmander bunu yapabilirken, bu sezon Umut ve Burak ikilisi "sprinter forvet" olmalarından ötürü, rakip sahada topu tutup, diğer takım arkadaşlarının gelmesine zaman kazandıramıyor ve ataklar istenilen gibi olgunlaşmadan son bulabiliyordu.

Drogba transferi olduğunda tabii ki ismi sahadaki stratejiyi düşünmemizi bir süre engelledi. Zamanla gördük ki ; o "size" ve güçteki bir oyuncunun topa basma ve hem sırtı dönük hem de yüzü dönük oynayabilme özelliğinin olması Galatasaray için aranan özellikti. Aynı zamanda bir önceki cümlede saydığımız özelliklerin üstüne servis yapabilme özelliği de eklenince, asistleri ile Burak'a inanılmaz yardımcı oldu. Sneijder'in de bu ikilinin arkasında olması, o bölgedeki hızlı oyunun sağlanmasına yardımcı oldu. Aynı zamanda Fatih Terim'in göbekte "3'lü" ye dönmesi (Hamit, Melo, Selçuk) takımın daha az pozisyon vermesi kadar Hamit'in sallanan performansını da toparladı. Drogba 3 sene önceki Drogba mı değil mi tartışılır fakat takıma nokta atışı transfer olduğu da bir gerçek.

14 Nisan 2013 Pazar

Sıradan Galatasaray!




Galatasaray bırakın ligimizde dünyada en çok oyun içi alternatifi olan takımlardan. Drogba'ya mı direkt oynarsın Burak'a mı?, Selçuk mu oyun kursun Melo mu? ya da Sneijder? Eboue atağa çıksın ya da hücumcu Riera? Drogba'yı geri çek final pası versin ya da Burak'ı? Hamit mi vursun Selçuk mu? Kanata in ya da göbekten gir? Geniş alan oyna dar alan oyna? Rakip arkasına top at ya da set oyna?

Bunları yapabilecek kadro Galatasaray'daki. Peki bu takım neden bu kadar zorlanıyor? Tek sebebi yavaş oynaması. Galatasaray her ne zaman tempo yapıp, rakibin üstüne gidiyor o zaman yukarıda saydığımız meziyetleri sahaya yansıtıyor. Galatasaray yavaş oynadıkca  rakibin kucağında kalıyor ve sıradan bir "takım" olmaktan çıkamıyor. Yavaş oynadığı zamanlarda belki sıradan takım olmaktan çıkamıyor ama maçı kazandırmasını bilen yıldız oyuncuları da yavaş oyun sınırlandıramıyor. Bu şekilde 3 puanı alıyor. Galatasaray Madrid'i yendiği maçta ilk yarıda sıradan bir takımken, ikinci yarıda tempoyu arttırarak kendi karakterini ortaya çıkarabildi. Belki tur gelmedi ama en azından "geliyordu"ya getirildi maç. Dün Karabük deplasmanında sıradan takım 90 dakika sahadaydı ama Sneijder gibi oyuncuların da her zaman "sıradan" kalması mümkün değil.

4 Mart 2013 Pazartesi

Beşiktaş 3 - Fenerbahçe 2 | Orta Saha Savaşı!

Meireles, Christian ve Emre 3'lüsü Fernandes, İbrahim Toroman ve Veli Kavlak 3'lüsünden üstün.

football formations


Zaten maçın başından 73. dakikasına kadar, Fenerbahçe bu üstünlüğü ile oyunu domine etti. Geriye düşmesine rağmen tempoyu ayarlayan taraftı.

73. dakikada sadece Beşiktaş'lıların değil, Galatasaray'lıların da sevineceği bir değişikliğe imza attı, Aykut Kocaman. Beşiktaş'a üstünlüğü sağlayan göbekten 2 oyuncuyu çıkarıp, (Meireles ve Christian), Onun yerine, bir sol kanat oyuncusu Caner ve göbeğe kesici olarak Topal'ı aldı.

Aykut Kocaman'ın 4-4-2'ye dönüşü Beşiktaş'ın aleyhine mi lehine mi diye düşünürken, Samet Aybaba sezonun en stratejik oyuncu değişikliğini yaptı. Veli yerine Oğuzhan'ı oyuna aldı. Maçın başında orta sahada gerek topla gerek fizik kuvvetle Fenerbahçe'ye boyun eğen Beşiktaş, sazı o dakikadan itibaren eline aldı ve rakip kaleye daha organize gitti.

Aykut Kocaman'ın Sow'u kendi yerine çekme düşüncesi mantıklı gibi gözükse de, İnönü deplasmanında Beşiktaş'la oynarken orta saha üstünlüğünü vermek akıllıca olmadı. Aykut Kocaman için bu değişim devrim niteliğinde tabii. Orta saha kurgusundan içerde anadolu takımlarına karşı bile taviz vermekten korkan bir hocanın, İnönü deplasmanında bu hamlesi cesurca.

football formations

Bu değişiklikten sonra. Yorulmuş ve her an 2. sarıdan atılma korkusunda olan Emre ile, oyuna yeni girmiş ve Fenerbahçe'nin ataklarını olgunlaştırmada sıkıntılar çeken, kesicilik özelliğini de stoperleri 3'leyerek yapabilen Topal, Oğuzhan'ın oyuna girmesi ile "hücuma yardım etmek mi yoksa savunma dayanışması mı?" sorularına cevap ararken, Fenerbahçe zorlandı. Maç bitiyor derken, Olcay Şahan'ın şahane deparı, Niang'ın müthiş pası ile müthiş bir gol geldi. İnönü'nün derbi vitrininin en sonunda bu maçın olacak olması da ayrı bir güzel.

20 Şubat 2013 Çarşamba

Galatasaray alan savunması kümeleşmeleri



Bu kümeleşmelerin beraber hareket etmeleri ve konsantrasyondan kopmamaları çok önemli. Sahadaki kadro çok ofansif gibi gözükse de aslında doğru alan savunma ile çok efektif bir hücum takımına dönüşebilir.

18 Şubat 2013 Pazartesi

Galatasaray'ın Oyun Genişliği

Galatasaray için bu sezon en büyük dert, kalabalık ortasahalı rakiplerin baskısından sıyrılamayışları. Rakip 5'li ortasahalar, Galatasaray'a oyun kuracakken baskı yaptığında, Galatasaray'ın atak olasılıkları kısıtlanıyor ve çok az sayıda rakip kalede pozisyon bulabiliyor.

Bunun en büyük nedeni, Galatasaray'ın koskoca kadrosunda sadece 1 tane çizgi ofans oyuncusu bulunması. O da Amrabat.




































Bu sezon Galatasaray'da açıkta en çok oynayan oyuncular Amrabat ve Hamit'tir. Hamit oyun kurulurken, çok az kes rakip sahada çizgiye basıyor. Genelde çizgide oluşu, göbeğe yakında oluşundan az. Çizgide topla buluştuğunda ise, hep içeri kateden bir yapısı var. Bu suç değil, oyuncu profili. Bu büyük sorun. Galatasaray'ın ofansif alternatiflerini kısıtlıyor. Neden? Galatasaray göbekten oynamaya kurulmuş bir takım. En büyük hucum gücü, Burak gibi bir forvetin arkasında ona servis yapabilecek Selçuk İnan. Yeni transferler gelmeden en azından durum böyleydi. Fakat tüm hafta boyunca Galatasaray'ı analiz etmiş rakipler zaten bunun için önlemi alıyor. Selçuk'a ve yanında oynayana sıkı bir baskı, Burak'ı arkaya kaçırmamak için ezberlenmiş savunma anlayışları. Zaten büyük takım olmak bunun üstünden gelmekten geçiyor. Rakipler size önlem alıyor, siz onlara değil. Dikkat edin ki Galatasaray Şampiyonlar Ligi maçlarında çok daha fazla pozisyona giriyor. Çünkü oradaki rakipler, ligteki rakipler gibi Galatasaray'a bu denli detaylı önlemler almıyorlar, çünkü onların da önlem alınması gereken önemli oyuncuları oluyor.

Bu sıkıntıyı aşmanın en kolay yollarından biri Galatasaray'ın oyun genişliğini arttırması olacaktır. Hamit aldığı her topu içeri katetmek yerine çizgide kalmayı da denemelidir. Topu almak için kendini göbeğe atmaktan vazgeçmelidir. Aynı şey Amrabat için de geçerli. Özellikle çift forvetli düzenlerde Galatasaray'ın buna çok ihtiyacı olacak. Oyun genişliği, rakibin de düzenini bozan bir durum. Rakibi çizgiye çektikce oyunun genişliği artacak, rakip sizi savunurken daha fazla alanı parsellemek zorunda kalacak.

Hamit için çizgi oyuncusu demek pek doğru gelmiyor. Bir kanat oyuncu topla buluştuğunda içeri sürüşe geçiyorsa, orta sahanın sağ taraf oyuncusu olur en fazla. Kanat oyuncusunun aklında hep çizgiyi kullanmak olur. Amrabat da Galatasaray'a geldiğinden beri çizgiyi bir kanat oyuncusu gibi kullanmayıp, her defasında göbekten drippling yapma peşinde. Bu da Galatasaray'ın oyun genişliğini daraltan durumlardan. Riera ve Sabri kaç defa rakip korner çizgisine değiyor? Bu da Amrabat ve Hamit'in içeri karakterli oyunları ile birleşince, tıpkı son Akhisar maçında olduğu gibi, ortasahayı kalabalık tutan ve disiplinli savunma yapan takımlar Galatasaray'ın hücum alternatiflerini iyice kısıtlıyorlar.

16 Şubat 2013 Cumartesi

Akhisar 1 - Galatasaray 2 | Drogba Faktörü

Galatasaray'ın, geçen hafta zorlanmadan ve kalesinde bu sezon alışılmadık şekilde az pozisyon vererek kazandığı Antalya maçından sonra, Akhisar deplasmanında nasıl bir performans sergileyeceği merak ediliyordu.

Analizlere geçmeden şunu söylemeliyiz. "Sneijder çizgide de oynar" anlayışını biraz rafa kaldırmak gerekiyor. Saha vizyonu ve pas yüzdesi bu kadar yüksek olan bir oyuncu kanata hapsedilmemeli. 

football formations

Gekas'ın etkili koşular yapabildiğini biliyoruz. Son vuruşlardaki başarısı ve savunma arkası koşuları onu iyi bir forvet yapıyor. Onu durdurmak için ilk hamle beceriniz yüksek bir stoper olmalısınız. Semih bu işi iyi yaptı ve Akhisar hücuma çıktığında aradığı tek adam olan Gekas'ı iyi kapattı. 

Galatasaray Drogba'ya kadar neden az pozisyon buldu?


football formations

Akhisar'ın 4-3-2-1 gibi olan dizilişi, dönen topları almak için biçilmiş kaftan. 4'lü savunmanın önünde oynayan Emin - Bilal- Merter 3'lüsü Galatasaray'ın hücum organizasyonlarından dönen tüm topları iyi topladılar ve 2. topları Selçuk, Sneijder ve Hamit gibi önemli oyunculara vermediler. Bu da Galatasaray'ın hücum alternatiflerini kısıtladı. Umut ve Burak zaten Akhisar'lı stoperlerin sıkı markajındalarken, bir de savunma 4'lüsünün önündeki bu 3'lü, Galatasaray'ın Akhisar ceza sahası çevresinde top tutmasına engel oldu. Umut ile Burak iyi golcüler fakat kaleye arkaları dönük şekilde top almaları ve topu tutmaları pek mümkün değil. Oyuncu tiplemesi olarak direk kaleye gitme yapıları var. Bu yüzden onların arkasında oynayan Galatasaray'lı hücumların rakip ceza sahasına yerleşmeleri pek mümkün olmuyor. Geçen sene Necati ve Elmander bu işi iyi yapıyordu.

0-1















Galatasaray'ın ilk golü Drogba'nın girişiyle geldi. Drogba tabii ki müthiş bir golcü fakat Galatasaray'a katkısı golcülüğü kadar taktiksel de yansayacak gibi. Yukarıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi, 4'lü savunma önünde 3'lü Akhisar kesicileri. Bu atağın başlangıcı Selçuk'un savunmadan top çıkarması ile başlıyor. Drogba Umut ve Burak'ın yapmadığı daha doğrusu bu özellikleri olmadığından yapamadıkları şeyi yapıyor ve kendini boşa atarak Selçuk'tan pası alıyor. Ve hiç bekletmeden tek top ile boştaki Sneijder'i buluyor. O tek topun önemini özet görüntüleri izleyerek daha iyi anlayabilirsiniz. Bu pas ile Sneijder bir anda kendini meşhur 3'lüden kurtararak 4'lü savunma ile kalıyor. Drogba'nın girişi sonrası daha hareketli bir görüntü çizen Burak ise, kendini stoplerlerin kucağından kurtararak, sağ tarafa atıyor ve Sneijder'den iyi bir pas alıyor. Çizgiye iniyor, içeri hareketlenen Drogba'ya kesiyor ve 0-1.

0-2


2. golde benzer senaryo. Drogba'ya bu defa pası çıkaran Hamit. İlk golün aksine Drogba daha demarke pozisyonda olduğu için biraz topu sürüp Sneijder ile verkaça giriyor. Tam gol vuruşunu yapacakken savunmanın müdahalesi ile boşta kalan topu "sol açık" Burak tamamlıyor. Sneijder'in de diğer oyuncular gibi, Drogba sonrası çok daha etkili oynadığını söylemek mümkün. Galatasaray Drogba ile beraber hem daha çabuk hem daha dikine hem de daha efektif atak organizasyonları sergiledi. 

Drogba'nın topu tutabilme özelliği ile beraber, hızlı oyunu ve fizik kuvveti Galatasaray'ın hücumsal varyasyonlarına da alternatifler getiriyor. Bir oyuncunun bir takıma bu kadar taktiksel etki sağlayabileceğini düşünmek bu maça kadar bizim adımıza zordu. 

2. golden sonra Galatasaray farkı arttırabilecek pozisyonları buldu ama yararlanamadı. 



1-2


Akhisar'ın sağ beki Emrah iyi bir bek. Riera'nın dün pek gözükmemesinin sebebi. Akhisar'ın golünde de etkisi büyük. Emra arka direğe iyi bir top kesiyor. Bu topa müdahele yaptırmaması gereken Eboue, konsantrayon eksikliğinden ve rakibin orada sayısal üstünlüğünden ötürü kafa vuruşunu yaptırıyor. Fakat en ölümcül hata Dany'nin Sertan'a uzak oynamasından kaynaklanıyor. Yukarıdaki fotoğraftada görüldüğü üzere, Dany eğer Sertan'a biraz yakın oynasa, onu rahatsız edebilse, Galatasaray bu golü yemez. Dany ayaklarına hakim bir oyuncu, yerden savunması gayet iyi. Fakat hava toplarındaki markaj becerisini geliştirmek durumunda. 





3 Şubat 2013 Pazar

Fatih Hoca Formsuz

Galatasaray'da 4-4-2 geçen sene şampiyonluğu getirdi. Eldeki oyuncu grubu bu formasyona çok elverişliydi ve Fatih Terim 4-4-2'ye geçtikten sonra takım "Ben Şampiyon olacağım" mesajını her maç sahada verdi.

Şimdi eldeki oyuncu grubu değişti. Takım 4-4-2 oynarken her hafta "Şampiyon olsam mı olmasam mı?" mesajı veriyor. İşin en moral bozucu tarafı ise, Fatih Terim'in bunu görememesi ya da görüp de bu dizilişte ısrar etmesi. Bu yüzden "Hoca formsuz" eleştirileri bizce gayet yerinde.

Dün akşam Bursaspor maçında Galatasaray'ın yenilmemesi büyük mucize. Hoca, "2 puan kaybettik" dese de bence 1 puan kazandı.

Dün sahada ne yaptığı belli olmayan Emre Çolak ya da Engin Baytar'ın yerine, kesinlikle hazır olmayan Sneijder oynar. Sneijder girdikten sonra topu ezmek yerine tek paslarla rakip kaleye gitmek istedi. Dün, Engin de Emre de, sonradan oyuna giren Aydın'da hep topu ezdiler.

Umut ile Elmander yan yana oynayınca hepimiz 4-4-2'yi Galatasaray yine iyi oynar diye düşündük. Fakat sezon başından beri dile getirdiğimiz olayı atlamamız gerekir. Geçen sezon Galatasaray'ın forvetlerinin baskı kalitesi iyiyken hem de ileride top tutabilme özellikleri vardı. Özellikle Necati ve Elmander ikilisi bunu çok iyi yapıyordu. İleride top tutulduğunda ise, Selçuk gibi oyuncular rakip kaleye daha organize gelebiliyorlardı. Umut'un baskı kalitesi muhteşem fakat topu tutma özelliği çok düşük. Tarz olarak dikine oynama özellliği olduğu için, topa basıp orta sahada oynayan arkadaşlarına servis yapma ve onları ileri çekme özelliği yok.

Fatih Terim elindeki oyuncu grubundan yararlanmak istiyorsa, kesinlikle 4-4-2'den vazgeçmeli ve oyun stratejilerinde revizyona gitmeli.

Haftaya Antalya maçında değişiklikler görebileceğimizi düşünüyoruz. Hem oyuncu hem diziliş hem de strateji adına.

24 Ocak 2013 Perşembe

Olası Sneijder Dizilişleri





Bazı oyuncular sistemleri, stratejileri değiştirebilecek kadar yeteneklidirler. Onlar üzerine sistemler kurulur, oyun stratejileri belirlenir. Mesela Falcao. Atletico Madrid'de tüm takımın O'nu pozisyona sokmak için çabaladığını görmek güç değil.

Galatasaray Sneijder'i transfer edince de ister istemez, bu sezon taraftarlarına geçen sezonki kadar rahat maçlar izletmeyen Galatasaray takımının sistemi geliyor akıllara. Fatih Terim'in geçen sezon 4-4-2'ye geçişinden sonra Galatasaray'ın yukarı çıkışına hepimiz şahit olmuştuk. Bu sistemin Galatasaray takımını ayağa kaldırmasındaki en büyük etken, oyuncu profillerinin 4-4-2'ye daha uygun olmasındandı.

Geçen sezon Elmander'li Necati'li, Engin'li, Emre Çolak'lı takım 4-4-2 için pek bir ideal idi. Elmander ile Necati'nin ilerideki uyumları, orta sahaya yardımları, top saklayışları; Engin ve Emre'nin rakip ceza sahasına etkili koşuları ve orta sahadaki baskıları, Galatasaray'ı 4-4-2'ye uygun bir takım haline getirmişti.

Bu sezon 4-4-2 işlemiyor. Umut, Elmander ve Burak Yılmaz'lı her kombinasyon 4-4-2 için yeterli olmuyor. Galatasaray'ın bu sezonki en büyük eksikliği, forvet oyuncularının yeteri kadar topa basamaması. Umut ve Burak sprinter oyuncular olduklarından, her koşulda rakip kaleye toplu topsuz koşuları yapıp, orta saha oyuncularının daha onlara yardım etmeden topu kaybetmelerine neden oluyor. Haklarını da yemeyelim. Bu koşulardan dolayı Galatasaray şu an lider. Bu da, sistemin oyuncular için doğru olmadığını söylerken aslında aynı zamanda bu oyuncuların kalitelerini de gösterir.

Sneijder tam bir beyin. Oyunu yönlendirir, baskı yapar, uzun atar, kısa atar, iki ayağı ile mesafe tanımadan şut atar. Hem kalitesinden hem de maliyetinden ötürü bu takımın 11'inin değişilmez bir parçası olması beklenen tabii ki.

4-2-3-1, 4-3-3, 4-5-1:



Sneijder'in verimliliğini arttıracak bir diziliş gibi görünüyor. Bir yanında topu çok iyi kullanan ve tekniği yüksek Selçuk İnan, diğer yanında fiziğini iyi kullanan ve savunma yönü yüksek Melo. Sneijder bu diziliş ile kendini daha güvende hissederek, yaratıclığını rahatça sahaya yansıtabilir. Aynı zamanda, bazen takımın hem defansif hem de ofansif yükünü çekmek zorunda kalan Selçuk İnan'ın ofansif görevlerinin büyük bir kısmı Sneijder ile paylaşılacağından, Selçuk'un da saha içinde daha rahat olması muhtemel. 4-2-3-1 ile 4-3-3'ün birbirinden ayrılan önemli özelliklerin biri, ortadaki 3 oyuncunun saha içindeki stratejileri. 4-3-3 için; Sneijder, Melo ve İnan beraber bir uyum içinde hem savunmaya hem de hücuma gerekli katkıyı sağlamalılar. Aynı zamanda 4-3-3'de kanat oyuncuları da bir forvet oyuncusu kıvamında olmalı. Amrabat için bu görevler uygun olsa da, Hamit daha çok 4-2-3-1'in sağ tarafı oyuncusu 4-3-3'le kıyaslayınca. 4-5-1 ise aslında geçen sezon başındaki Fatih Terim'in tercihi. 5 orta saha oyuncusu kanat oyununundan çok içe katederek oynar. Dikine oynamayı seven Hamit, Emre Çolak ve Engin gibi kanat(!) oyuncularının seveceği bir diziliş ve strateji.


4-1-4-1:



Selçuk'un da hücuma katkısının daha çok olacağı bir diziliş. 4-2-3-1'deki Selçuk İnan'ın oyun görevleri burada daha ofansif olacaktır. Rakip ceza sahası önünde Sneijder ve Selçuk'un oluşu rakip takım için önemli tehdit olacaktır. Melo'nun bu dizilişte savunmadan top çıkarma görevinin yanında sert ve "stratejik" kesici olma zorunluluğu var. Kanat görevleri bu dizilişte 4-2-3-1'e göre daha dengeli olacaktır. Bizim yukarıda yazdığımız kadroda Hamit ve Amrabat, 4-2-3-1'e göre daha dengeli oynamak zorundalar. Yine de eğer ki Fatih Terim bu diziliş ile sahaya çıkarsa, Selçuk İnan'a orta sahaya yardımcı olması konusunda önemli uyarılarda bulunacağına eminim. Aksi taktirde; Rakibin çıkışlarında, rakibi tek başına karşılayan Melo'nun başı çok ağrıyabilir. 


 4-4-1-1:



Paint kullanma yeteneğimin nerelerde olduğunu bu dizilişleri hazırlamamdan anlamışsınızdır. Rezillik :)

Şampiyonlar Ligi için bu diziliş akla pek yatkın. Sneijder'i ikinci forvet gibi kullanabilir, hem de orta saha güvenliğini bozmazsınız. Selçuk İnan ve Melo'dan birinin orta sahadan çıkarılması sıkıntı yaratabilir. Sneijder, hem Burak'ı beslerken hem de kendine skor üretme şansı arayacaktır. Yukarıdaki bazı kanat risklerini de bu dizilişte görmek zor. Hamit Ve Amrabat daha stabil daha beklerine yardım edebilir. 


4-4-2:



Fatih Terim'in mevcut kullandığı sistemin Sneijder'lı versiyonu. Bu dizilişte Sneijder'ı ortada kullanacaksanız, ya Melo'yu ya da Selçuk'u kesmeniz gerekecektir. Risk mi? Sneijder aslında modern bir 10 numara. Temposu ve baskısı olan bir oyuncu. Fakat tabii ki yine de Melo'nun kesici özelliğini beklememek gerekir. Bu diziliş ve kadronun olması pek beklendik gibi gözükmüyor. 

13 Ocak 2013 Pazar

Sneijder Gel(me)di!

Ntvspor dün "Sneijder Galatasaray'da" 'son dakikası'nı verirken, Galatasaray cephesi "Görüşmeler devam ediyor" dedi. Demek ki Ntvspor'un haberi yalandı.

Galatasaray kulübü başkanı ve yardımcısı Sneijder konusunda olumlu adım atsalar da daha kesin bir şey olmadığını %100 bitmeden "oldu" demeyeceklerini açıkladılar.

Taraftar bu açıklamaları iyi algılayıp, "gelirse süper" fikrini benimseyip, "gelmese de yapacak bir şey yok" olayını kabullenmişlerdi.

Ntvspor'un "Sneijder Galatasaray'da" haberinden sonra ister istemez işler biraz sapıyor.

Ntvspor ülkenin en çok takip edilen spor kanallarından. Onların ağzından böyle büyük bir transferin gerçekleştiğini duyunca inanmanız pek mümkün. Taraftar inanır, heyecanlanır.

Taraftar dün son dakika haberi olan" Sneijder Galatasaray'da" haberinden sonra, Sneijder "Daha düşünmek için zamanım var" açıklamalarını yapıyor. Taraftar tabii ki hayalkırılığına uğrar.

Ülkenin en çok takip edilen spor basın organlarından biri olan Ntvspor'un daha sağlıklı haber yapması gerekir. Taraftar tabii ki inanır. Tabii sonra Sneijder "Düşüneceğim daha zamanım var" diyince hayalkırıklığına uğrar. Bilinçli taraftar bu yalan haberden sonra, yönetimine yüklenmemeli. Galatasaray cephesi hiçbir zaman "Bu transfer bitti" demedi. Bu haberlerden sonra Ntvspor güvenini yitirmiştir. Bu ne Shaqiri ne Belhanda transferini yanlış duyum üzerine açıklamaya benzer. Ntvspor, Sneijder pozisyonunun en iyi 5 oyuncusundan biriyken, daha güvenilir kaynakları kovalamalıydı.