30 Aralık 2011 Cuma

Son Yıllardaki En Sessiz Transfer; Olcan Adın Trabzonspor'da!



Olcan Adın'ın Trabzonspor'a transferi, son yıllardaki en sessiz ve olaysız transfer oldu herhalde. 30 sene öncesine kadar arabalarla kaçırılan futbolcuların imza attırıldığı bir ülkenin vatandaşları olarak, Tümer ve Mehmet Topuz gibi ve hatta daha örneklerin arttırılabileceği bir çok vakalara şahit olmuş insanlar olarak, Olcan transferi bizim için "temposuz" bir transfer oldu.

Olcan, güncel formu ve yetenekleriyle, Türkiye'de her takıma katkı sağlayabilecek bir futbolcu. Her takım bu oyuncuyu transfer etmek ister elbet. Galatasaray'a "ha geldi ha gelecek" derken Trabzonspor'a gitmesi ve bu transferin yankılarının minimal seviyede kalması şaşırtıcı ve güzel.

Normalde; Galatasaray ve Trabzonspor'lu yöneticiler, birbirlerine cevap hakkı doğurtacak şekilde açıklamalar yapmalıydı.
Olcan, "Ben doğuştan Trabzonspor'luyum" demeliydi.
Galatasaray taraftarı, Olcan'ı transfer edemeyen yönetime ateş püskürmeliydi.
Basın yukarıdaki olası durumları ballandıra ballandıra yazmalıydı.
Galatasaray da sırf Olcan'ı kaptırdığı için, gereksiz bir transfer yapmalı(ydı)(!). Son madde için henüz zamanımızın olduğunu düşünenler kısmen haklı. Fakat yukarıda belirttiğimiz ortam oluşmadığından ve bu sene Galatasaray'ın transferde başarılı işler yaptığını gözlemlediğimiz bir yönetime sahip olmasından ötürü, bu madde de yok denecek kadar aza iniyor açıkcası.

Trabzonspor yönetimini de kutlamak lazım. Sessiz sedasız çok doğru bir transfer gerçekleştirdiler. Takıma, sorgusuz sualsiz banko 11'e koyulacak bir oyuncu transfer etmek, özellikle ara transfer döneminde etmek pek kolay değildir. Hele hele bunun yerli bir oyuncu olması hiç hiç kolay değildir.

Neymar'a 'Ayak İçi Pas' Dersi :)

Efsane futbolcu ve eski Fenerbahçe teknik direktörü Zico'nun düzenlediği bir yardım maçında, Ronaldo ile Neymar aynı karede :)


Tuncay ve Diego Wolfsburg Forması Giyerken

Tuncay biraz arkada olsa da... :)

Galatasaray'da Yeni Yıl Kutlaması

Galatasaray Futbol Takımı, yeni yıl kutlaması için bir araya geldi.











Kaynak: Galatasaray.org

29 Aralık 2011 Perşembe

Edgar Davids Türk Nişanlısıyla Miami'de

Efsane futbolcu, moda tasarımcısı olan Türk kökenli nişanlısı Olcay Gülşen ile Miami'de görüntülendi.

Bizde, Malmsteen'in eşinin Türk olmasıyla aynı etkiyi yaptı :)











U18 Milli Takımının Valentin Granatkin Turnuvası Aday Kadrosu

U-18 Milli takımımız, Rusya'nın St. Petersburg şehrinde düzenlenecek Valentin Granatkin Turnuvası'na katılacak. Turnuva, 4-10 Ocak 2012 tarihlerinde gerçekleşecek. Bu turnuva için Milli Takıma davet edilen oyuncular şöyle;





U 18 Takımımız, turnuvada D grubunda bulunuyor ve gruptaki rakipleri, Çek Cumhuriyeti ve Letonya.

28 Aralık 2011 Çarşamba

Arda Turan ve Takım Arkadaşları Engelli Çocukları Ziyaret Ettiler

Atletico Madrid'li futbolcular, christmas için engelli çocukları ziyaret ettiler. Arda Turan da oradaydı.

26 Aralık 2011 Pazartesi

Podcast | Şike Gündemiyle İlgili

Korner Savunma Sanatı


Kornerlerin tehlikeli olmasının en önemli sebebi, yan topların her zaman defans ve kalecinin dengesini bozmasıdır. Bir korneri savunmanın anahtarı kelimesi ise zamanlamadır. 1)Kalecinin topa çıkma zamanlaması. 2)Markaj edilen oyuncu ile top arasında girebilmek için, savunma oyuncunun zamanlaması. Bu yüzden eldeki oyunculara göre, teknik direktörler, kornerleri savunmak için ya alan markajı ya da adam markajı yaparlar. Ya da her ikisinden biraz...


KORNERLERDE ALAN MARKAJI

Öncelikle kornerlerde, hem alan markajında hem de adam markajında, direkler savunulur. Kalecinin kalesini terk ettiği dönemlerde ya da gelen topa uzanamayacağı toplarda, bu oyuncular kalelerini savunurlar. Bu oyuncular genellikle hava toplarında çok iyi olmayan oyunculardır. Boylarının kısa olması muhtemeldir. Ve bu yüzden, kanat beklerini sıkça direklerin başında, kalelerini savunurken görebiliriz.

Alan savunmalarında, en iyi kafa topuna çıkan oyuncular, 6 pasa yerleştirilir. Genellikle, takımdaki bir sonraki "en iyi kafacılar" 6 pas ile penaltı noktasının arasına yerleştirilir. Bunu, 6 pastaki en iyi kafacıların sigortası gibi de düşünebiliriz. Kaçırılan veya dönen topları toplayıcı niteliğinde. Her zaman değil ama zaman zaman, teknik direktörler bir tane oyuncularını da, korneri kullanacak hücum oyuncusu ile kendi kaleleri arasına koyarlar. Baraj niteliğinde.


Bunlar "genellikle" uygulanan durumlar. Eldeki oyuncu profillerine göre, oyuncular, alan savunmasında farklı nitelik ve görevlerde de kullanılabilir.

Bu savunma türü, adam adama savunmaya göre daha risksiz ama onun kadar garanti değil. Rakibin adımlarını sayarak kaleyi savunmak (Adam adama), onun yapacağı her türlü hamleye en kısa şekilde cevap verebilme yetkisini de beraberinde getirir, bu doğru. Fakat bunu yapabilecek oyuncuların kadroda olması gerekmektedir. Alan savunurken, doğru pozisyon alınarak, rakibin yapacağı hamleler, en tehlikesiz seviyeye çekilebilir. Takım; Zamanlama, hava topu yeteneği üst düzey olan oyunculara sahip değilse, kornerlerde en mantıklı seçim alan savunması olacaktır.


KORNERLERDE ADAM ADAMA SAVUNMA

Fiziksel yakınlıklar baz alınarak, korneri savunan takım oyuncularına, rakip takımdan markaj etmeleri için oyuncu verilir. Teknik direktörün, savunma yapmasını istediği oyuncusuyla, rakip takımdaki savunulacak oyuncu arasındaki mücadeleyi önceden görmesi gerekmektedir. Teknik direktör; Çabukluk, hava topu ve zamanlama gibi yetenekleri iyi tartmalı. İşte bu yüzden de alan savunması, adam adama savunmaya göre daha az risklidir.


Oyuncu tartımlarını yapmak yerine, 'doğru pozisyonlanma' ile kornerleri savunmak, günümüzde teknik direktörler tarafından daha fazla tercih ediliyor. Adam adama markaj verilen oyuncunun sadece fiziksel ve savunma yeteneklerine bakarak karar vermek de her zaman istenilen sonucu vermeyebilir. Oyuncunun mental düşüşü, psikolojik olarak maçın içinde olmayışı da adam adama markajı riskli yapan detaylar olabilir. Adam adama korner savunmasında en önemli konu konsantrasyondur. Her hangi bir oyuncunun kendi adamını kaçırması ya da zamanlama hatası yapması demek, bir başka ikili savunmanın dengesini de bozmak demek olabilir. Kendini markajdan kurtaran ofans oyuncusu, yapacağı ters bir koşu ile, diğer savunma oyuncularının da dengesini ve konsantrasyonunu bozabilir. Bu yüzden bu savunma türünde, tüm takımın tam konsantrasyonda olması ve bir ekip halinde çalışması gerekmektedir.


HER İKİ SAVUNMADAN BİRAZ

Hem adam adama hem de alan savunması yaparak korneri savunmak, eldeki oyunculara göre en iyi yöntem. Kişisel olarak adam markajında başarılı olan oyuncuları, rakibin güçlü ofans oyuncularıyla eşleştirerek, güçlü ofans oyuncularını mümkün olduğunca pasifize etmek mümkündür. Adam adama markajda, istenilen verimi vermeyen oyuncuları ise alan savunması yapması için görevlendirmek, risk almadan en garanti yolu seçmektir.


Yukarıdaki tüm yöntemler için gerekli olan en önemli şey, tüm takımın aynı anda, bir bütün halinde hareket etmesi. Modern futbolda duran topların ne kadar tehlikeli olduğunu biliyoruz. Kornerleri başarıyla savunan takım, yüksek ihtimalle savunma zaafları çok az olan takımdır.

24 Aralık 2011 Cumartesi

Galatasaray'ın Transfer Etmek İstediği Öne Sürülen Mirkan Aydın'ın Golü

Galatasaray'ın transfer etmek istediği iddia edilen Bochum'un Türk oyuncusu Mirkan Aydın'ın, bu sezon attığı gollerden biri.

Bu sezon oynadığı 18 maçta 4 gol atıp 2 asist yapmış. Bu maçların 10 tanesine sonradan dahil olduğunu hatırlatmakta fayda var. 1987 doğumlu.

Video'da izleyeceğiniz maç, 5 kasım 2011'de oynanan 1860 Münih - Bochum maçından.

23 Aralık 2011 Cuma

Mesut Özil Memlekette

Mesut Özil, ailesini ziyaret etmek için Zonguldak'a geldi. İşte o görüntüler.



kaynak:sporx

SPORTOTO Süper Lig'in İlk Yarı Sonundaki "EN"leri.


EN ÇOK GOL ATAN OYUNCU

*Burak Yılmaz (Trabzonspor) 16


EN ÇOK ASİST YAPAN OYUNCU

*Selçuk İnan, Baros (Galatasaray), Amrabat (Kayserispor) 6


EN ÇOK PENALTI ATAN OYUNCU

*Burak Yılmaz (Trabzonspor) 3


EN ÇOK SARI KART GÖREN OYUNCU

*Yiğit İncedemir (Manisaspor) 8

**Ligde ilk yarı itibariyle, direk kırmızı kart gören 19 oyuncu bulunuyor.
***Çift sarıdan kırmızı kart gören oyuncu sayısı ise 9.


EN İYİ HÜCUM İKİLİLERİ

*Milan Baros - Elmander (Galatasaray) - Toplam 10 gol 9 asist.


EN ÇOK TOPLA OYNAYAN TAKIM

*Galatasaray %55.4


EN ÇOK GOL ATAN TAKIM

*Galatasaray 27


SOL AYAKLA EN ÇOK GOL ATAN TAKIM

*Fenerbahçe ve Kayserispor 5


SAĞ AYAKLA EN ÇOK GOL ATAN TAKIM

*Galatasaray ve Trabzonspor 11


KAFA İLE EN ÇOK GOL ATAN TAKIM

*Beşiktaş 11


FRİKİKTEN EN ÇOK GOL ATAN TAKIM

*Eskişehirspor 3


EN ÇOK GOL YİYEN TAKIM

*Ankaragücü 34



LİGDE EN AZ GOL YİYEN TAKIM

*Galatasaray 11


AVERAJI EN İYİ OLAN TAKIM

*Galatasaray 16


AVERAJI EN KÖTÜ OLAN TAKIM

*Ankaragücü -19

STADINI EN ÇOK DOLDURAN TAKIM

*Galatasaray 189.462


KADROSUNDAN EN AZ YARARLANAN TEKNİK DİREKTÖR

*Hakan Kutlu (Ankaragücü) 14 oyuncu (sadece 2 maçtır takımın başında)


KADROSUNDAN EN ÇOK YARARLANAN TEKNİK DİREKTÖR

*Petkovic (Samsunspor), Carvalhal (Beşiktaş) 25 oyuncu


90+'LARDA EN ÇOK GOL ATAN TAKIM

*Orduspor 3


90+'LARDA EN ÇOK GOL YİYEN TAKIM

*Bursaspor ve İBB 2

Galatasaray | İlk Yarı Taktiksel Dizilişler ve İlk 11'ler (Video)

Galatasaray'ın 2011 - 2012 sezonunun ilk yarısındaki oynadığı maçların taktiksel dizilişlerini ve ilk 11'lerini hatırlatalım istedik.

22 Aralık 2011 Perşembe

Tribün İçinden | Selçuk İnan'ın Manisaspor'a Attığı Muhteşem Frikik Golü!

Selçuk İnan frikiği atmadan önce, yanımdaki arkadaşa "Video'ya çeksem mi acaba gol olur mu?" diye sordum içime malum olmuş gibi. Arkadaşım da çok net bir şekilde "çek çek" dedi. Sonrası da videodaki gibi işte. İyi seyirler :)

Galatasaray 1 - Manisaspor 0 | Çilingir Selçuk İnan


Şu cümleyi kurmanın zevkini yaşamalıyım. "Semih'in yokluğunda Ujfalusi'nin yanında oynayan Servet ... ". Servet gibi oyuncuların genç oyuncuların yokluğunda forma bulduğu bir dönem, uzun süredir beklenen bir dönemdi. Bu, uzun vadede başarıyı getirecek en önemli husus.

Manisaspor'un hakkını verelim ilk önce. Sivasspor maçı hariç Arena'daki tüm maçlara gittik bu sezon. Arena'ya gelen takımlar arasında, en derli toplu futbolu oynayan takım Manisaspor'du bizim gözümüzde. %100 konsantrasyon ile kapanıp, çok hızlı atağa çıkabiliyorlar. Ligin kaliteli takımlarından biri. Maçın başındaki pozisyondan yararlansalar, belki daha farklı olabilirdi. Onun haricinde çok pozisyon buldukları söylenemez ama bu sezon Galatasaray, çoğu maçta minimal pozisyonlar verdi rakiplerine.

Galatasaray yine 4-4-2 ile sahaya çıktı ve istediğini aldı. Rakibine verdiği 1 pozisyon haricinde yine takım savunmasını başarıyla yaptı. Servet'in biraz sırıttığını söyleyebiliriz.

Bu maçla ilgili söylenecek şey, Selçuk İnan'ın yetenekleri üzerine olabilir. Sezonun başında, oyunun temposunu ayarlayamadığını bu blogda bir çok kez eleştirdik. Yetenekli olduğunu fakat daha fazla risk alması gerektiğini hep vurguladık. Son 3-4 haftadır bunu çok iyi yapmaya başladı. Duran topları seneler sonra Galatasaray adına tehlikeli hale getirdi. Bir çok Galatasaraylı, Hagi'nin ardından frikik kazanıldığında artık heyecanlanmaz olmuştu. Artık Selçuk sahada oldukça, Galatasaray'lı frikiklerde heyecanlanacaktır.

Selçuk, Galatasaray'a alıştıkça yeteneklerini çok daha fazla sahaya yansıtmaya başladı. Bu sadece frikiklerdeki başarısıyla değil, aynı zamanda oyunu yönlendirmesi ve temposunu değiştirmesiyle de ilgili. Galatasaray onun hızlandırdığı toplar ile temposunu arrtırıyor. Maçın sonunda, Galatasaray'ın rakibini iyice pasifleştirmek için, oyunun temposunu düşürürken en büyük pay sahibi yine onundu. Galatasaray atağa kalkarken, Melo dahil herkes onu arıyor. Çünkü herkes biliyor ki topu en iyi kullanacak oyuncu o. Bu, takım arkadaşlarının ona çok güvendiğinin göstergesi. Bu da onu hiçbir şekilde boşa çıkarmıyor.

Manisaspor'un derli toplu oynadığından ve kapanma işini iyi yaptığından bahsettik. Böyle takımlara karşı çilingir görevi yapacak oyuncular lazımdır. Yetenekleriyle bir şekilde skoru değiştirebilecek oyuncular. Selçuk İnan kesinlikle bu oyunculardan biri olduğunu bugün kanıtladı. Muhteşem bir frikik golü attı. Bizde şans eseri o pozisyon olduğu zaman video kayıt yapalım dedik. Ve o frikik gol oldu. Tribün içinden bu müthiş golün nasıl göründüğünü izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Baros ve Elmander ileride çok özverili alan kapatıyorlar. Top rakipteyken yaptıkları pres tüm rakip savunmanın dengesini bozuyor. Bu da, Galatasaray orta sahasının daha etkili pozisyonlar üretmesini sağlıyor.

Melo ve Selçuk İnan bozulmamalı. Birbirlerini bu kadar iyi tamamlayan ikili son zamanlarda gözükmedi Galatasaray'da. Ujfalusi ve Semih gibi Melo ve Selçuk İnan da beraber tutulmalı. Demek istediğimiz, Galatasaray'ın Melo'nun bonservisini alması gerektiği. Melo, bugün yine kusursuza yakın oynadı. Bir futbolcu girdiği bütün ikili mücadeleleri kazanabilir mi yahu? İstisnasız hepsini kazanıyor.

Emre Çolak sol kanatta Riera'dan kesinlikle daha etkili. En azından çabukluğu bile farkı açıklayabilir ikisi arasındaki. Kazımi elinden geleni yapıyor. Kendisinden nefret eden bir taraftar kitlesi oluşmaya başladı. "Çıkart bunu hoca" diye çok bağıran gördüm. Fakat çıkarıp, kimi sokması gerektiğini söyleyecek birisi yok. Kazım sağ önde oynayacak en iyi oyuncu an itibariyle. O bölgeye transfer gerekiyor bunu söylemek zor değil zaten fakat yokken de daha iyisini istemek hayalcilik olur.

Eboue inanılmaz bir oyuncu. Fiziksel kapasitesi kadar ataklara çıkış zamanını o kadar iyi ayarlıyor ki çıktığı her atak tehlike haline geliyor.

Hakan Balta fizik olarak bir sol bek için aslında yetersiz fakat pozisyon bilgisi çok iyi olduğundan iyi maçlar çıkarıyor. Biraz daha çabuk olsaydı zaten Avrupa'nın önde gelen liglerinde oynuyor olabilirdi. İstikrarlı bir oyuncu. Emre ile de uyumları iyi. Riera ve Hakan Balta uyumlu gözükemiyor çünkü ikisi de oldukça ağır. Emre Çolak gibi çabuk bir oyuncu sol kanatı daha akışkan kılıyor Galatasaray adına.




Yukarıdaki fotoğrafta, Galatasaray'ın rakip kaleciden gelen topu karşılamak için aldığı pozisyonu görüyoruz. Kanat hücumcuları orta sahaya yaklaşıyor (Emre ve Kazım). Elmander ve Baros, yani forvetler göbeğe doğru geliyor. Galatasaray savunması ya da orta sahasının bu topu karşılaması sonucu, topa sahip olabilmek için bu pozisyon alınıyor. Bunu sık sık yapıyor Galatasaray.




Yine aynı pozisyon. Bu sefer Manisaspor kalecisi daha atışı yapmamış. Galatasaray'lılar ilk fotoğrafta anlattığımız pozisyonu alıyorlar.




Savunma anında Galatasaray'ın 4-4-2 dizilişi. Hücumcu bekler Emre ve Kazım, alan kapatmak için gerideler. Baros ve Elmander orta sahaya oldukça yakınlar.




Emre Çolak rakibini ısırırken... Bu çocuk bu işi iyi yapıyor. Kazandığı topları da çok olumlu kullanıyor. Riera'dan artısı, topsuz alanı daha istekli oynaması. Çabukluğu ve çevikliği de top kazanmasında kendisine çok yardımcı oluyor.




Çok az sayıda Manisaspor taraftarı Arena'da.




Galatasaray taraftarı...

21 Aralık 2011 Çarşamba

Duymak İstediğimiz Şey Doğru Olan Şey midir?


"Büyük kulüpler küme düşürülürse, ligin marka değeri düşermiş". Peki ya ahlak değeri?

"Şike yapıldıysa kesin küme düşürülmeli" keskin cümleleri, kendini "Peki ya marka değeri?" cümlesine bırakmaya başladı. İnsanlar bu şike olayının artık renklerin çok ötesinde, taraf olmanın çok ötesinde olduğunu anlamak zorundalar. İçeride yatan insanları birer kahramanmış gibi görmek veya göstermek, ne anı kurtarır ne sonrasını.

Evet suçları ıspatlanmamış olabilir fakat bu demek değildir ki onlar kesin masum. Her nasıl "suçları henüz ıspat edilmedi" diyerek, hepsi savunuluyorsa, o zaman aynı durum tam tersinden de düşünülmeli. Madem yargılanıyor, o zaman suçlu olma ihtimali de var. Medya ile beraber, ismi geçen kulüp taraftarları da "suçluysa kesin düşürülmeli" düşüncesine sahip çıkamıyorlar.

Bu aslında hep içimizde olan bir zehir. Televizyonda spor programı diye açtığımız oturumları izlemek tam bir zaman kaybı. Moderatörü dikiyorlar ortaya. Etrafında, bir Fenerbahçe'li, Bir Galatasaray'lı ve bir Beşiktaş'lı. Şanslıysanız, Trabzonspor'u savunacak birini de görebilirsiniz. Kendi tuttuğu renkleri satarcasına ve sanki bir pazar satıcısı gibi, taraftarı oldukları kulüpleri, objektiflikten yoksun bir bakış açısıyla, körü körüne savunan insanlar... Biz buna Türkiye'de "Futbol Programı" diyoruz.

Sabahlara kadar süren bu programları izleyen taraftarlar, kendi kulüplerini savunan program temsilcilerinin dedikleri her cümleyi harfi harfiyen benimsiyorlar. Taraftarların eğitimleri, meslekleri ne olursa olsun. O programdaki insanların dediklerini benimsiyorlar, çünkü duymak istedikleri şeyleri söylüyorlar. Ama duymak istediğimiz şey, doğru olan şey midir?

Biz burada kendi kendimizi yerken, iddianame ve etik kurulunun raporlarındaki ciddiyetin farkında olmadığını mı düşünüyorsunuz UEFA ve hatta FIFA'nın? UEFA falan fıs. Bu işe FIFA el atacak olursa, Türk futbolu falan kalmayacak. FIFA'nın tüm amacı, bu oyunu pazarlayabilmek. Pazarlayabilmek için ise en önemli ve 1. kural oynananan oyunun "gerçek" olması. Arkada ve derinde dönen olaylar ile bunun gerçekcilik ile yakından uzaktan ilgisi olmayacağını size hatırlatmak isteriz.

Medyanın yanlışları ile, ne yapacağını bilmeyen yönetim ve yöneticilerin tutumundan uzak yaklaşmak gerekir bu olaya. Unutmayın ki duymak istediğiniz şey, her zaman doğru olan şey değildir.

"Hocam Yeleğini Versene?"

Ponferradina oyuncusu, dün Real Madrid ile oynadıkları kupa maçının bitiminde, Mourinho'nun yeleğini istiyor. O da çıkarıp veriyor :)

20 Aralık 2011 Salı

St James Park'taki Gary Speed'i Anma Töreninden

Geçen hafta Premier Lig'de oynanan Newcastle United - Swansea maçında, Gary Speed bir kez daha anıldı. St. James Park tribünleri içinden anma törenini izleyebileceğiniz bir video.

Video'da, karşı tribünlerde göreceğiniz Kareografide, siyah ile yazılmış "11", bildiğiniz gibi Speed'in forma numarası...

Böyle Gol Gördünüz mü?

Kendi kalesine atılan en güzel gol olabilir.

19 Aralık 2011 Pazartesi

Manchester City - Arsenal Tünel Kamerası

Etihad stadyumunundaki Tünel kamerasından özel görüntüler. Takımların ısınmaya çıkışları, maça çıkışları, devre arası ve maç sonu! Bu arada Etihad stadyumu tüneli, bir stad tünelinden çok, uzay mekiği havasında :)

Senden Önce Senden Sonra | Semih Kaya ve 4-4-2

Galatasaray, 16 maçta 26 gol atıp, 11 gol yemiş. Ligin en az gol yiyen ve en çok gol atan takımının hangi doğruları yaptığı açıktır. Doğru oyuncularla, doğru stratejiyi sahaya yansıtabilmek.


9. haftaya kadar Fatih Terim, Ujfalusi ve Gökhan Zan ikilisini stoperde kullanıyordu. Gökhan Zan çok ağır bir oyuncu olmamasına rağmen, teknik ve sezi zaafından ötürü, ileride kurulan savunmanın bir parçası olduğu zaman, takımına oldukça sıkıntılar çektirebiliyor. Fatih Terim'in oynatmak istediği sistem açık. Savunmayı mümkün olduğunca önde kurup, oyun alanını daraltmak. Böylece rakip sahaya oyunu itebilirsiniz. Aynı probleminin Sabri'de de olduğunu söylemeliyiz. Evet, Sabri ileri çıkışlardan sonra mümkün olduğunca çabuk geriye dönüyor. Fakat, bununla beraber sezileri ve oyun zekası, her zaman doğru zamanda doğru yerde olmasına izin vermiyor. Ligin başında Galatasaray, genellikle bu veya buna benzer 11'lerle sahaya çıkıyordu ya da hocanın ideal 11'i buydu:


Rakibe, pozisyona, stratejiye göre; 4-5-1, 4-3-3 ve 4-1-4-1 diye yorumlanabilir. Galatasaray, bu kadroyla ya da buna benzer kadro, strateji ve saha dizilişleri ile sahaya çıktığı dönemde, (benim Semih Öncesi dediğim dönem) 9 gol yemiş. Bu da ilk 8 haftalık döneme tekabul ediyor.

Sabri'nin sakatlanması çok kötü tabii fakat Galatasaray'a olumlu bir yansıması olduğunu söylemeliyiz. Eboue, zamanlaması çok iyi olan bir oyuncu. Hangi dönemde hücuma çıkması gerektiğini, hangi dönemde rakibi karşılaması gerektiğini çok iyi biliyor. Bu da Galatasaray'a çok olumlu dönüyor. Sabri - Kazım ikilisi çok dengesiz bir ikili. Eboue oynadığı bölgede, önündeki oyuncuyu da yönlendirici bir özelliğe sahip. Onun doğru çıkışları, gol demek, gol yememek demek. Eboue'nin savunma yönünün kuvvetliliği kadar, hücuma çıkışındaki dengesinin de aslında takım savunmasına yardımcı olduğunu söylemeliyiz.

Yukarıdaki fotoğraftaki kadroya bakınca, direk önde oynayan 3 oyuncu; Riera, Kazım ve Elmander. Elmander'in top tutma özelliği çok yüksek fakat tek başında 4'lü savunmanın ve hatta defansif orta sahaların arasında ezilmesi kaçınılmaz bir son. Biraz sonra paylaşacağımız, Fatih Terim'in 4-4-2'sinde bu sıkıntı büyük ölçüde giderilmiş gözüküyor. Elmander'in geriye gelerek orta sahasına yardımcı olması, rakip savunmaları artık rahatlatamıyor çünkü orada bir Baros beklemekte. Riera ve Kazım, direk neticeye gitmek isteyen oyuncular. O bölgede top oynamaktan ziyade ilk düşünceleri, dikine kaleye gitmek. Zira 90 dakika boyunca çizgiye 2 kere inmeyen bu oyunculara, kanat oyuncusu demek dilimize varmıyor. Durum böyle olunca da ileride top tutamayan Galatasaray, bu dönemde "takım savunması"nda zaafları varmış gibi gözüküyordu ki vardı da.


Galatasaray'ın, Arena'da, Gaziantep'ten 4 gol yemesinden sonra, cezalı oyuncularında olmasıyla Semih Kaya kadroya girdi. Çoğu Galatasaray'lı çekimserdi açıkcası. Fakat kendisinin ilk 11'e girişi, birden fazla artı getirdi Galatasaray'a.


Galatasaray, Semih ile 9. hafta ile beraber 1 maç hariç beraber sahaya çıktı. Kaçırdığı maç ise, Semih'in derbide oynamasını isteyen ve kart görüp cezalı duruma düşmesini istemeyen Fatih Terim'di. Galatasaray Semih ile sahaya çıktığı 7 maçta sadece 2 gol yedi. Ujfalusi ile beraber gerçekten iyi bir ikili oldular.

Semih Kaya'nın takıma monte edilmesi, savunmanın biraz daha ileride kurulmasını sağladı. Ujfalusi ve Semih top oynayabilen stoperler. Galatasaray, top çıkarma konusunda o bölgede artık minimal sıkıntılar çekiyor. Semih'in çabukluğu Ujfalusi'nin daha rahat oynamasını sağladı ve bu oyuncunun da performansını arttırdı. Semih Kaya ve Ujfalusi'nin önde savunma kurması demek, Melo ve Selçuk İnan'ın daha ileride topla buluşması demek. Bunun da skora pozitif anlamda yansıdığını son haftalarda görebiliyoruz.


Bir de bunun üstüne, Fatih hocanın artık 4-4-2'ye keskin bir dönüş yapması takımın ileride daha fazla top tutmasını sağlıyor. Elmander'in sık sık geriye gelişleri, rakip savunmaların baskı altında kalmaması demek olmuyor. Baros gibi tilki bir futbolcunun sahada olması, Elmander'in orta sahaya gelişini daha anlamlı kılıyor.

Fenerbahçe maçından sonra ilk 11'de şans bulan Emre Çolak, formasının hakkını oldukça iyi veriyor. Baros ve Elmander'in hücuma katkıları, kanatta oynayan Emre Çolak ve Kazım'ın içeriye dribblinglerini daha tehlikeli hale getiriyor.

Gerideki doğru oyuncunun, hem savunmaya hem de hücuma nasıl katkı sağladığını görmek çok da zor değil. Semih belki gol atmıyor fakat Galatasaray'ın atağa çıkışlarından, dönen topları almasına kadar bir çok konuda fayda sağlıyor. Bunu sadece Semih olarak düşünmemek lazım, "doğru oyuncu" diye de düşünmeliyiz. Semih, yanındaki Ujfalusi'nin performansını arttırmasıyla beraber, orta saha oyuncularının ileride daha fazla topla buluşmasında da pay sahibi. Oyun stratejisinin, o stratejiye uyan oyuncularla oynanması gerektiğinin son zamanlardaki en güzel örneğidir, Semih Kaya.

18 Aralık 2011 Pazar

Felipe Melo Playstation Oynarsa...

Felipe Melo, Playstation oynarken bile hırslı. Attığı goller sonrası ayağa kalkacak kadar :)


Kaynak: Sporx

Hamit Altıntop'un Real Madrid Formasıyla Attığı İlk Gol!

Real Madrid, Sevilla deplasmanından 6-2'lik galibiyetle dönerken, Milli oyuncumuz Hamit Altıntop, Real Madrid'in 6. golünü kaydetti. Bu kendisi adına Real Madrid formasıyla attığı ilk gol oldu. Devamının gelmesi dileğiyle.


17 Aralık 2011 Cumartesi

Adidas Sıkıntılarda :)

Bayern'in Köln'ü 3-0 yendiği maçta Adidas adına kötü şeyler oldu.

Orduspor 0 - Galatasaray 2 | Hızlı Oynamanın Meyveleri


Maç öncesi yayınladığımız podcast'te, Galatasaray adına Baros'un etkili olabileceğini, Orduspor için ise Gosso'nun performansının önemli olabileceğini söyledik. İkisi de doğru çıktı. Orduspor maçın belli bir döneminde, Gosso'nun her dönen topu alıp, dikine olumlu kullanmasıyla oyunu Galatasaray sahasına yıkabildi. Baros ise, agresif dikine oyunlarıyla fark yarattı.

Maç sonu söylenecek 2 başlık var. "Orduspor gerilemeye devam ediyor" ve "Galatasaray üst üste 7. deplasman maçında da gol yemedi."

Galatasaray takım savunmasını ülkede en iyi yapan takım durumunda. Dünkü maça baktığınız zaman, Ordu'yu, Galatasaray kalesinde etkiliymiş gibi görebilirsiniz. Fakat bunu pozisyon olarak yorumladığınız zaman Orduspor adına tam bir hayalkırıklığı. Galatasaray top rakipteyken Muslera hariç tam 9 kişi savunma yapıyor. Genellikle Elmander'in geriye desteği var fakat, Elmander dönemeyince Baros geri dönerek savunmasına yardım ediyor.

Galatasaray adına bir başka önemli not ise, artık takım kapanmış takımlara skor üretmekte pek zorlanmıyor fakat aynı zamanda kontraya çıkmada da problemi yok. Zira Galatasaray'ın attığı ilk golde de 2. golde de kontraya hızlı çıkılmanın payı büyük.

0-1

1. golde golü atan Baros ile beraber 3 kahraman daha var. Eboue, Elmander ve Ujfalusi.



Yukarıdaki resim gol öncesi pozisyon. Ujfalusi savunmada risk alıp çalım atıyor ve top almak için orta sahaya gelmiş Elmander'e topu teslim ediyor. Savunmadan çıkarılan olumlu topların ataklara ne kadar büyük katkı sağladığını buradan görebilirsiniz. Çünkü bu pozisyonun devamı gol.




Elmander, topu aldıktan hemen sonra, sağ taraftan muhteşem koşu yapmış Eboue'ye güzel bir pas atıyor. En doğru tercihi yapıyor. Eboue'nin ortası belki muhteşem değil ama Ordu ceza sahasını karıştıracak nitelikte. Futbolda doğruları yaptıktan sonra bir şekilde o top kaleye giriyor zaten. Hızlı oyun ve gol. 0-1.

0-2

Bazı gollerde gol vuruşundan daha çok gol pası konuşulur. Bu öyle bir gol olmaya aday fakat Kazım'ın gol vuruşu belki buna engel olabilir. Baros muhteşem bir pas atıyor ve Kazım bu teklifi geri çevirmiyor.



Fotoğrafta da görüldüğü gibi henüz Kazım ekrana girmemiş durumda. Fakat Baros topu ayağına alır almaz Kazım'ın koşusunu takip ediyor bu da onu çok tehlikeli bir yerde topla buluşturmasını sağlıyor. Bu golde de Melo, Galatasaray ceza sahasının hemen önünde topu ayağına aldığında, orta sahaya yaklaşmış Elmander'e topu atıyor. Elmander topu Baros'a bırakarak, içeri koşu yapıyor. Baros, Elmander'in koşusunun ardından, topu sağ taraftan gelen Kazım ile buluşturuyor. Yine hızlı bir oyunun ekmeği bir gol. Kazım ilk yarıda da buna benzer bir gol pozisyonu yakalamasına rağmen, ayak üstü yerine ayak içini tercih ederek, topu üstten dışarı atmıştı. Belki artık o açıdan hareketli topa üst ile vurmanın daha mantıklı olduğunu anlamıştır. 0-2.

Galatasaray bu maçta, Eboue'nin attığı ve Galatasaray'ın 1-0 kazandığı Gençlerbirliği maçına benzer bir performans sergiledi. Zamanında, hızlı atağa çıkarak golleri buldu. Ordu her ne kadar düşüşte olsa da, deplasmanı zordur. Önemli bir galibiyet.

16 Aralık 2011 Cuma

1) Braga Nedir?, 2) Nasıl Yenir? | Beşiktaş'ın Rakibine Hızlı Bakış

Beşiktaş'ın UEFA Avrupa Ligi'ndeki rakibine biraz detaylı bakalım istedik. Geçen sene UEFA Avrupa Ligi'nde finalde Porto'ya kaybetmiş bir takım. Yani, bu sene de hedefleri yine yukarılarda. Braga, maçlarını 30.286 kişilik "Estádio Municipal de Braga"da oynuyor.



Braga; UEFA Avrupa Ligi'nde grubunu 2. sırada tamamlayarak Beşiktaş'ın rakibi oldu. Club Brugge ile aynı puanda olmasına rağmen, rakibiyle oynadığı 2 maç sonunda sadece 1 puan toplayan Braga, grubu 2. sırada tamamladı. Kendi sahasında Club Brugge'e 2-1 yenildi ve deplasmanda ise 1-1 berabere kalabildi. Braga'nın rakibi Brugge'den averaj durumu avantajlı olmasına rağmen, 2'li maçlar sonunda avantaj sağlayamadığından, ligi 1. bitiremedi.

Beşiktaş, 12 puan toplarken, Braga 11 puan toplayabildi. Braga, bu sezon UEFA Avrupa Ligi'nde 12 gol atıp 6 gol yemiş. Beşiktaş ise 13 gol atıp 7 yemiş. Yani, iki takımında averajı aynı; 6.

Braga bu sezon Portekiz ligi'nde 12 maç oynadı. 6 galibiyet 4 beraberlik ve 2 yenilgi alırken rakiplerine 20 gol attı ve 9 gol yedi. Braga'nın ligde iç saha performansı gerçekten iyi. İçerde oynadığı 6 maçta 5 galibiyet 1 beraberlik alan Braga, 16 gol atıp sadece 4 gol yemiş. Lig'de deplasman karnesi ise oldukça kötü. oynadığı 6 maçta sadece 1 galibiyet alabilen Braga, 3 beraberlik ve 2 mağlubiyet almış. Bu maçlarda 4 gol atarken 5 tane de yemiş.



Braga'nın en tehlikeli oyuncularından biri 28 yaşındaki Lima. Oyuncu Brezilya'lı ve forvet mevkisinde oynuyor. Ligde 12 maçta 6 gol atmış olmakla beraber 4 tane de asisti bulunmakta. Bu sezon oynadığı 6 Avrupa Ligi maçında ise 3 gol atmış. Fırsatçı ve çabuk bir oyuncu. Bir dönem Beşiktaş ile de adının anıldığını söyleyelim.



Bir diğer önemli isim ise Nuno Gomes. Ama ben Beşiktaş karşısında "önemli" olacağını düşünmüyorum. Sivok ve Egemen'in hava toplarındaki hakimiyeti ve ağır olmayan yapıları 35 yaşındaki Portekiz'liyi, Beşiktaş'a karşı tehlikeli hale getirmekten uzak tutuyor. Yine de önemli bir isim olduğunu söylemek gerekir.



Kadrodaki en pahalı oyuncu ise Hugo Viana. Oyuncu forvet arkası oyuncusu ve sol ayaklı. 28 yaşında. Uefa Avrupa Ligi'nde golü yok, sadece 1 asisti var. Ligde çıktığı 11 maçta 1 gol atıp, 3 asist yapabilmiş. Performans bilgileri etkili olmasa da çok yetenekli bir oyuncu olduğu göz ardı edilemez. Kendisi 2002 senesinde Portekiz Milli Takımı ile Dünya Kupası tecrübesi de tattı. Kariyerinde Newcastle gibi köklü bir kulübü de barındırıyor.

Braga'nın deplasman karnesi başarılı değil. Beşiktaş ilk maçı dışarıda oynayacak. Oradan mağlup olmadan dönülecek bir durumda, İnönü'deki atmosferi de göz önünde bulundurarak turu geçebilir Beşiktaş. Bu eşleşmeye kesinlikle "çantada keklik" gözüyle bakılmamalı. "Ters takım" ifadesini açıklarken örneklendirmelerde kullanılabilecek takımlardan biri Braga. Beşiktaş'ın Braga'yı "yemesi" için, öncelikle oradan mağlup olmadan gelmesi lazım. Zaten dış sahada kötü performans sergileyen Braga için, İnönü cehennem olacaktır.

Steaua Bükreş Kareografi







Podcast: Orduspor - Galatasaray Maç Öncesi Notları

14 Aralık 2011 Çarşamba

El Clasico Slow Motion!

Göremediklerinizi görmeniz için.

Dansçı Andre Villas-Boas!

Andre Villas-Boas'ın saha kenarındaki hareketli tavırlarından derlenmiş bir dans klibi :)

Doğru - Yanlış, Duygular. Peki Ya Mantık?


"Doğru" ve "yanlış" kavramı duygular ile birleştirildiğinde, ortada ne doğru ne de yanlış kalır. Bir insan, bir durumda yanlış veya hatalı davrandıysa, bu; cezasını çekecek anlamına gelir. Ama aynı zamanda değildir ki siz bu insan için üzülemezsiniz. Bizim için "duygusal" denilirken, tam da aslında bu söylenmek isteniyor. Mantığımız ile hissettiklerimizi ayırt etmeyi bilmiyoruz. Ya da bilip de bilmemek istiyoruz.

İddianame ortalığa düştükten sonra bile, yapılan telefon konuşmaları ve mesajları okuyup hala suçun işlenmemiş olduğuna kesin gözüyle bakanlar var. Yanlış anlamayın. Demiyoruz ki şike oldu veya olmadı. Fakat okuduklarımızdan ve kısmen gördüklerimizden sonra, insanların bu konu hakkındaki düşüncelerinin "şike yapılmamıştır" tarafına daha yakın olmasını adlandıramıyoruz. İnsanlar Duyguları ile doğru ve yanlış'ı karıştırdığı kadar, bu süreçte mantıklarını da dinlemek istemiyorlar.

Taraf olmak, taraftar olmak demek gerçek olabilecek şeyleri hiçe sayarak takımı desteklemek olmamalı. Taraf olmak, doğruları görüp neyin "tarafınız" için daha olumlu olduğuna karar verip hareket etmek olmalı.

Aziz Yıldırım hakkında iddia edilenler dileriz ki yalandan ibarettir fakat bunun kendisi için pozitif biteceğini düşünmüyoruz. Böyle bir durumda, Fenerbahçe'lilerin Aziz Yıldırım'a sırt çevirmesinden bahsetmemekle beraber, kendisine bu süreçte körü körüne bağlanmış şekilde destek vermek de kulüp için olumlu olmayacaktır. Bu süreçte çok az kişi gördük ki, Aziz Yıldırım hakkında "hele bir açıklığa kavuşsun da sonra yorum yaparım."diyen. Çoğunluk kendisini daha çok sevmekle beraber, diğer kalan azınlık kendisinden nefret ediyor. İşte duyguları karıştırmanın en büyük göstergesi de bu davranış zaten. İnsanların mantıklı düşünmemesinin göstergesi...

Aylardır konuşulanlardan ve iddianameye bakıldıktan sonra, içerdekilerin "suçsuz" olduğuna yakın bir düşüncede olmak inanılmaz mantıksız olacağı gibi, aynı şekilde oradakilerin %100 suçlu olduğunu düşünmek de anlamsız. Fakat bir düşünce ağır basacaksa, o da şikenin yapıldığına yakın bir düşünce olacaktır. İşin garibi kesinlikle olmadığını iddia edenler, bu işin hükümet ile ilgili olduğunu düşünenler. Mağdur taraftarın da aslında bir an önce cezayı çekip, eski günlere geri dönmesini istemesi yerine, çoğunluk şike olmadığına inanıyor. Bu onların vicdanını nasıl rahatlır bilinmez. Olmadığına inanmak isteyen taraftar, mantıklı düşünüp şike olabileceğini de alternatifler arasına artık katmalı. Eğer tabii daha sonra daha büyük bir hayalkırıklığı içine girmek istemiyorlarsa...

13 Aralık 2011 Salı

Manchester City Christmas Kutluyor!

Manchester City Chelsea'ye yenilerek Premier Lig'de ilk mağlubiyetini aldıktan bir kaç saat sonra, bir Christmas partisine katılıyor. Kostümleri ilgi çekici. O geceden bir kaç fotoğraf...


Gareth Barry


De Jong


Dzeko


Hargreaves


Balotelli


Aguero


Joe Hart

1934 FA KUPASI FİNALİ UMBRO'YA TEŞEKKÜR

1934 FA Kupası finalinde Manchester City Portsmouth'u 2-1 yenerek kupayı kaldırıyor. Final sonrası Umbro ürünlerinden pek memnun olan Manchester City, Umbro'ya bir mektup yazar.



"Bildiğiniz gibi Wembley'de cumartesi günü oynadığımız FA Kupası finalinde Umbro ürünlerini kullandık. Tüm ürünlerin uyumu, kalitesi ve şıklığı şüphesiz ki kusursuz. Takımdaki herkes ürünlerden etkilenmiş ve memnun kalmıştır."