17 Mayıs 2015 Pazar

Hamza'nın Takımı

Hamza Hamzaoğlu, doğru taşları doğru yerlerde kullanarak, bitime 2 hafta kala şampiyonluğa yakın bir yerlere getirdi takımı. Formayı hakkedene verdi hep. Oyuncular arasındaki hiyerarşiye "benim oyuncularım x x'dir" yaklaşımı yapmadan, herkese "herkesle aynıyım" mesajı verdi. Bence taktik teknikten en çok, takımın şu an iyi bir konumda olmasının sebebi bu. Çünkü Galatasaray'daki oyuncular, beğenin beğenmeyin ülkede ve bazıları dünyada ünlü isimler. Bu insanları aynı çatı altında, hiçbirine eşitsizlik yapmadığını hissettirerek yönetmek, gerçekten taktiksel olaylardan daha önemli ve zor.
Bunu derken, tabii ki sadece bu değil Hamza hocanın ve takımın başarısı. Takım şampiyon olur olamaz onu bilemiyorum ama şu anki durum başarıdır. Takımı başka hocadan alacaksın. Sen varken 2 başkan değişecek. Senin seçtiğin bir oyuncu grubu ile çalışmayacaksın vs. Oyuncular için de başarılı bir durum söz konusu. Aynı şeyler, başkan değişimi vs onları da etkileyecekken, yarışı buraya kadar getirip, en kritik döneme lider girmek başarıdır, sonu ne olursa olsun.



Taktiksel olarak, Galatasaray'ı istikrarlı olarak tanımlamak en doğrusu olur. Her oyuncunun görev dağılımı çok net. Prandelli ve Mancini dönemlerinde kim nerede nasıl oynuyor, ya da bir sonraki hafta kim nerede nasıl oynar tahmin etmek imkansızdı. Bu istikrarı sağlamak, oyuncuların taktiksel kas hafızası oluşturmasına olanak sağladı. Bu ne demek? Artık Sneijder topu aldığında kim nereden nasıl gelecek tahmin edebiliyor ve servisine hazırlıklı olabiliyor. Ya da Melo atağa katıldığında, Selçuk'un pozisyonunu tahmin edip daha özgüvenle atağa kalkabiliyor. Bu tip şeyler çok anlamsız gözükse de, saha içinde hızlı davranmanın en temel taşlarındandır. Bu istikrar oyuncuların birbiri ile uyumunu geliştirdi ve her maçta geliştirmekte. Hamza hocanın çözmesi gereken problem, özellikle gelecek sezon için şu gibi gözüküyor; Sneijder bir şekilde yayın etrafında oynatılmalı. Sol bölgede daha taşıyıcı bir oyuncu ile devam edilmeli. Bu belki forvetlerden birinden vazgeçmek demek olabilir ama Sneijder'in verimini arttırmak için bu şart.

Benim gözlemlediğim bir başka eksiklik de, Galatasaray ileride baskı işini daha iyi yapmalı. Rakibe çok izin veriliyor. Bu alışılmadık bir şey Galatasaray için. Normalde Galatasaray rakip stoperlere top çıkartmaz bir alışkanlığa sahiptir. Burak'ın takıma gelmesinden sonra bu biraz kayboldu. Oyuncu profilinden dolayı, bu Burak'ın hatası değil fakat Umut ile beraber oynadıklarında, Umut'un o preslerine Burak'ın da cevap vermesi demek, çok daha rakip alanda topun kalması demek olur. Burak'tan vazgeçmek kolay değil artık. Takımın taşıyıcısı durumunda. Fakat özellikle içerdeki maçlarda, rakibe fazla izin vermek de Galatasaray'ın genlerine aykırı bir durum. Bu belki bekleri ileri taşıyarak - daha riskli bir oyun ile - da çözülebilir ama bu oyun bir şekilde özellikle içeride sağlanmalı. Fatih Terim döneminde, Elmander ve Necati'li forvet hattının maçı ilk 15 dakikada çözmesinin nedenlerinden biri de bu baskı oyunuydu. Bu oyunu o dönem Galatasaray 60 - 70 dakika yapabiliyordu. Burak'ın takıma gelmesi ile bu oyun 15-20 dakika belki sağlanabiliyor. Bu sadece forvetlerin stoperlere baskısıyla değil takımın stratejisi ile de ilgili. Belki de Hamza hoca seneye için böyle bir hazırlığın için de olabilir. Bu sağlanırsa, Selçuk ve Melo'nun da skora katkısı daha fazla olacaktır. Bu yüzden Hamza hocanın stoperlere daha güvenip onları daha önde kurgulandırması gerekebilir. Rakip sahaya oyunu yıkmak için stoperlerin daha öne çekilmesi biraz risk olsa da, özellikle içeride bu daha baskılı bir oyun getirecektir.

Kalan son iki maçta özellikle içeride Beşiktaş derbisinde, sabırlı oyun doğru strateji mi, emin değilim. Yara almış Beşiktaş'ı sabırlı şekilde çözmeye çalışmak, skoru kaybetmeye neden olabilir. İçerideki taraftar desteği ile, baskılı oyun tercihi düşünülebilir ki, Veli gibi Beşiktaş'ın dinamo futbolcusu yokken, doğru plan gibi geliyor.