18 Ağustos 2011 Perşembe

Olympiakos - Galatasaray


Evet ilk dakikada yenilen gol Galatasaray için maçın düzenini bozmuş olabilir fakat buna sığınmak saçma olur. Fatih Terim savunmayı önde kurarak topa rakip sahada hakim olma düşüncesini takıma benimsetmeye çalışıyor, bu çok açık. Tıpkı Mourinho'nun Real Madrid'e yapmak istediği şey gibi. Bu konuda Mourinho daha şanslı gibi çünkü elinde ''zıpkın'' gibi 2 stoper Pepe ve Carvalho var. Gökhan Zan ve Servet ile savunmayı önde kurmak ''risk'' kelimesinden daha kuvvetli bir kelime ile tanımlanabilinir. Fiziksel olarak yeterli gözükseler de arkaya atılan toplarda rakibi yakalamak değil anca kovalamak ile uğraşabilirler. Dün ilk dakikada yenilen gol de bunun göstergesiydi aslında.

Yeni transferlerin takıma katılmasıyla Fatih Terim önde savunma kurma olayına daha umutlu bakabilecektir. Gökhan Zan'ı kulübeye çekerek Zan'dan daha süratli ve yırtıcı olabilen Ujfalusi'yi sağ bek de değil stoperde kullanarak Servet'in partneri haline getirecektir. Bu durum nispeten stoperlerin arkaya atılan toplarda daha derli toplu olmasını sağlayacak ve bu mevkide oyanayan arkadaşların savunmayı daha ileride kurarak oyunun daha içinde olmalarına olanak verecektir.

Bu maçta tek kusurumuz tabi ki yavaş stoperlerin savunmayı ileride kurmaları değildi. Göbekte oynayan Melo, Selçuk ve Sabri'nin sürekli pres yapan Olympiakos takımına karşı topu kendilerinde tutamamaları da büyük bir problemdi. Bu yüzden Fatih Terim Sabri'nin yerine orta sahada Selçuk ile daha sağlıklı top yapabilecek ve oyunu yönlendirecek bir oyuncu istiyor. Sabri zorlu deplasmanlar da, ya da oyunu daha fazla kendi sahamızda kabul edebileceğimiz rakiplere karşı ortada oynayabilir fakat dün oynanan maçta pres yapan takıma karşı pek başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Melo'nun da o mevkide iyi top yaptığını söyleyemem fakat fiziği ile defansın sigortası rolünü üstlendiğinden Sabri'nin yerine yani Selçuk'un yanına topla daha iyi bir futbolcu olmalı diye düşünüyorum.

Haftaya Real Madrid maçı sonrası takımla ilgili daha sağlıklı ve mantıklı yorumlar yapabileceğimize inanıyorum. Fakat savunmayı önde kuracak oyunculara sahip olmamamız (en azından dün) ve ortasahada topu tutabilecek ve yönlendirecek oyuncu sayısının az olması (sadece Selçuk), dün maçı kaybetmememize neden oldu.

16 Ağustos 2011 Salı

Emmanuel Eboué !


İyi bir oyuncu olduğunu Arsenal taraftarlarının pişmanlıklarından anlamak zor değil. Kötü bir oyuncuyu kimse 2005 senesinden beri Arsenal'de tutamazdı zaten. Üstelik Galatasaray bu oyuncuyu futbolculuk döneminin son döneminde transfer etmedi. Bir futbolcunun en verimli olabileceği yaşlarda transfer etti. Yönetimi bu konuda kutlamak gerekir. Kendisi 28 yaşında, 2005 senesinden beri Arsenal ile 200 üzerinde maça çıkmış. 2004'den beri Fildişi sahilleri'nde de oynuyor. Milli takım formasıyla 61 maça çıkmış 2 golü var.

Sabri'yi ortasahada değerlendirmek isteyen Fatih Terim'in çok işine yarayabilecek bir tarzı var. Sabri kadar çabuk, top tekniği Sabri'den biraz daha iyi ama Sabri'den bir bek olarak artısı fiziğini iyi kullanabilmesi. Bek oyuncularının kondisyonlarını tartışmaya gerek yok. Doğal olarak bu konuda üst düzey olmalılar ki kanatları çalışır hale getirebilsinler. Bu yüzden Eboue için kondisyon ve fiziğini iyi kullanabilen ve savaşcı özellikleri olan bir futbolcu diyebiliriz. Defanstaki partnerleri büyük bir olasılıkla Hakan Balta, Servet, Ujfalusi olacaktır. Teker teker incelendiğinde de 4'lü olarak bakıldığında da umut verici gözüken bir defans çizgisi kurdu Galatasaray.

''Galatasaray Avrupada bile yok gereksiz transfer'' diyenler, hedefsiz takım taraftarlarıdırlar. Bu sene Avrupada olmamak demek ''seneye de olmak istemiyoruz'' demek değil. Bu yüzden son derece faydalı bir transfer. Kimya uyuşursa en az 4 sene Galatasaray'da oynayabileceğini düşünüyorum. Hayırlı olsun.





12 Ağustos 2011 Cuma

İngiltere'de transfer dedikoduları


United'a Sneijder yalan!

Ferguson'un İnter'in ortasahası Sneijder'in peşinde olduğunu aylardır biliyoruz. David Gill, haftalık 200 bin pound isteyen bu oyuncuyla ilgilerinin kalmadığını söyledi. Scholes'un gidişinde Carrick'in yanına bir beyin göreviyle gelebilirdi fakat transfer zora girdi gibi.


Tottenham ve Modrid!

Tottenham Modric'i elinde tutamazsa Shaktar'lı ortasaha Willian için tetikte bekliyor.



Arsenal ve Jadson!

The Independent'e göre Wenger çoktan Fabregas'ın ipini çekti ve Shaktar'lı Jadson için gün sayıyor.



Leicester, Tottenham'ın forveti Robbie Keane için 3 milyon Pound'u gözden çıkardı.



Tottenham, Blackburn'lu defans oyuncusu Chris Samba için para artı Sebastien Bassong'u kullanmak istiyor.



Aston Villa Trezeguet'in peşinde.



Stoke City'nin hedefi Newcastle'lı Joey Barton ve Arsenal'li Nicklas Bendtner.



Not: İngiliz gazetelerinden derlemedir.

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Büyük kaptan Arda Turan!


''GS FORMASINI ÇIKARDIĞIN AN ARTIK BİZDEN DEĞİLSİN''. Bu lafı söyleyenler Metin Oktay'ın ''Galatasaray'da gitmek isteyen gönderilir, hep öyle olmuştur'' lafını dillerinden düşürmezlerken Metin Oktay'ın da Avrupada oynadığını ve Galatasaray'ı 1 senede olsa bırakmış olduğunu düşünmeliler.

Bir kere üst paragrafın ilk cümlesindeki sözü yediremiyorum. Çıktığı maçlarda elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını, sezonda 3 hoca ortalaması tutturan yönetimlere karşı asisst ve gol istikrarını bozmadığını, parçalının kıymetini, renklerimizin asaletini her durum ve şartta bizlere hatırlattığını, yabancı futbolcuyu el üstünde tutarak onu ikinci plana atmamıza rağmen bize sırtını uzun süre dönmediğini ve hatta top toplayıcılığından Hagi'nin golünde nasıl heyecanla zıpladığını düşününce içim parçalanıyor. Bana kim der ki Arda sahaya çıktığı zaman ''takım kazanmasa da olur'' diye oynadı?

Basın ve yönetimin aptallıklarına rağmen hala dimdik ve ayakta durabilen, her an Galatasaray sevgisinden bahseden bu genç futbolcuya nasıl gidiyor diye küfürler edebilirsin ki?

Elano'lar, Keita'lar, Lincoln'ler takımdan giderken ağlayan, ''nasıl gider bu'' diye zırlayan taraftar Arda gidince ''Bizden biri değildir'' gibi cümleler kuruyor. Elano daha mı fazla katkı sağladı. Senelerce takımda yatarak milyon dolarları cebe atan hırsızları el üstünde tutarak, mağlubiyetlerden sonra ağlayan, sokağa çıkamayan büyük Galatasaray sevgisini içinde her daim hissedebilen bir futbolcuya, takımdan ayrılırken sırtını dönmek niye? hem de takıma milyon eurolar kazandıran birine?

Arda'nın Avrupada oynama hayalini gerçekleştirmek üzere, takıma büyük paralar kazandırarak ayrılması bana hiç dokunmuyor. Ben tam tersi Galatasaray'ın alt yapısından çıkmış bir futbolcunun Avrupa piyasasında neler yapabileceğini ve bizi nasıl temsil edeceğini görmek istiyorum. Şüphem yok ki bizi %100'ü ile temsil edecek.

Yani; ''GS FORMASINI ÇIKARDIĞIN AN BİZDEN DEĞİLSİN'' diyen aptal Galatasaray'lı. Emin ol o La liga'da maça çıktığında da bizden biri olduğunu futbolu ile kanıtlayacak ama sen 3 formayı üst üste giysen de hiç bir zaman bizden olamayacaksın.