16 Ekim 2011 Pazar

Galatasaray 2 - Bursaspor 1 | Fotoğraflarla maçın analizi

Galatasaray'lı taraftarlar TT Arena'ya giderken, bu sezonki ilk ciddi sınavlarını bugün vereceklerini biliyorlardı. Soğuk havaya rağmen, Bursaspor maçında 35.000'e yakın taraftar stadı dolduracaktı.




Bursaspor'lu taraftarlar çoktan yerlerini almışlardı. Onlar hakkında bu maçta taktir edilecek şey, Galatasaray taraftarlarının, 3. defa Dünya Şampiyonluğuna erişen Galatasaray tekerlekli basketbol takımını alkışlamasına destek olmalarıydı. ''Helal olsun size helal olsun'' şeklinde de kısa süreli bir tezahuratta bulundular. Hakikaten çok güzeldi.





Galatasaray'da ısınmaya ilk Muslera çıktı, tabii ki yanında Taffarel..





Sonra Bursaspor takımı muhteşem bir ıslık eşliğinde sahaya çıktı.





Bu arada Ultraslan yavaş yavaş kendi tribününü dolduruyordu.





Ve Galatasaray takımı ısınmak için sahaya çıkıyordu.





İstiklal Marşı için ayaktayız.





Taraftar maça hazır.





Ve maç başlar..





Galatasaray dün tahmin ettiğim kadroya yakındı. Sadece Fatih Terim'in Sabri yerine sağda Eboue ile başlayacağını düşünüyordum. Fakat Sabri sağ bekte ilk 11 başladı. Galatasaray Eskişehir ve Ankaragücü maçlarından çok da farklı değildi aslında. Selçuk, Engin ve Melo ortada birbirleriyle çok uyumlu çalışıyorlar. Bu, günden güne daha da iyiye gidiyor.

-GOLLER-

Maçtaki goller güzel. İlk atılan golde Engin Baytar'ın büyük etkisi var. Selçuk İnan ve Engin Baytar gibi oyuncular rakip ceza sahası önünde topu oynamayı iyi beceriyorlar. Bu yüzden Engin'in topu Elmander'e taşıması şans eseri değil, zaten bu oyuncudan beklenen bir özellik. Bursaspor'un attığı golde Serdar Aziz ön direğe çok güzel bir koşu yaptı ve güzel bir gol attı. Zaten Galatasaray bu maçta yese yese duran toptan gol yerdi. Başka türlüsü zor gözüküyordu. Galatasaray'ın 2. attığı golde Sercan'ın Elmander'e güzel topuk pası, Baros'un köşeyi görüşü çok güzeldi.

-----

Ujfalusi ve Gökhan Zan birbirlerine alışmışlar. Geçen sene bu takımda Gökhan Zan'ın ilk 11'de olup, Servet'i keseceğini Galatasaray taraftarına söyleseydiniz, muhtemelen kombine satışlarında bile bir düşüş olurdu. Fakat Gökhan gerçekten özverili ve tam konsantrasyon ile Ujfalusi ile iyi bir partner oldu. Bir ''canlı bomba'' durumunun olduğu gerçek fakat bunu da maç başında daha az sayılara çekmeyi başardı. Bu maçta da aslında rakibe bir top hediye etti fakat tehlike olmadan engellendi. Yenilen golde de stoperlerin hatası yok. Serdar Aziz'in kornerden attığı golde, Serdar'ı tutan oyuncu Elmander ve oyuncunun ön direğe koşuşuna karşılık veremiyor. Buna rağmen Ujfalusi Serdar'ı kapatmaya çalışıyor fakat gol oluyor. Diğer defans oyuncuları Sabri ve Hakan Balta da bugün iyi oynadı fakat Hakan'ın ofansif olarak çok durağan oynadığını da belirtmeliyim.


Riera, milli takımlar arasında fizik olarak ileriye gideceğine geriye gitmiş. Ayakta zor duruyordu. Sercan oyuna girerken aslında Fatih Terim'in planı Riera'yı çıkartmaktı fakat Engin Baytar'ın sakatlığı Riera'nın sahada kalmasını sağladı. Kazım sakatlanana kadar özverili ve istekliydi. Fizik olarak da kuvvetli duruyordu. Eboue girdikten sonra açık oyuncusunun yapmaması gereken her şeyi yaptı ve sağ taraf ağırlaştı. Eboue'yi bu durumda suçlamak doğru olmaz. Kendisinin savunma tipli bir oyuncu olduğunu unutmamamız gerekir eleştirirken.


Elmander tek kelime ile muhteşemdi bence. Çıplak gözle izlenildiği zaman sahada ne kadar çok koştuğunu daha da iyi görüyorsunuz. İşin garibi hem bu kadar koşup, hem de girdiği ikili mücadelelerde ayakta kalabiliyor. Bana göre Galatasaray'ın Melo ile beraber en iyi yabancı transferleri arasına girdi bile. Muslera'nın attığı 60-70 metrelik topları kontrol etmesi ve topa olan hakimiyeti üst düzey bir forvet oyuncusu olduğunun göstergesi.


Muslera bazen gereksiz çıkışlar yapan bir kaleci. Bana sanki kendine çok güvenmesinden kaynaklanan bazı problemler gibi geliyor. Geride güven verdiği bir gerçek fakat çıkışlarda bazen tribünleri korkutuyor. Fakat hiçbir zaman kendisinde ''çıksam mı çıkmasam mı?'' tereddütü olmuyor. Koşmaya başladığında duraklama yaşamaması güzel. Aynı zamanda ayağına çok hakim. En azından Gökhan Zan'dan daha iyi uzun top attığına yemin edebilirim.


Baros'un son dakikalarda oyuna girerek golünü atması Galatasaray için çok önemliydi. Bench'deki oyuncuların oyuna girip katkı sağlaması her takımın ihtiyacı olan bir durumdur. ''Takım'' olma konusunda büyük bir göstergedir. Fatih Terim takımdaki rekabet duygusunu bu denli iyi kurmasaydı, Bench'den gelenler oyuna bu kadar efektif katkı sağlayamazdı. Eğer bir takımın yedek kulübesinde, Baros, Servet ve Eboue gibi isimler varsa, o takım bir seviyeye gelmiştir.


Galatasaray'ın rakiplerine az pozisyon vermesinin bana göre 2 büyük nedeni var. Birincisi; topa hep hakim olmaya çalışan ve bunu genellikle yapabilen bir takım. İkincisi; Melo'nun 3. stoper gibi oynayıp savunmaya destek vermesi. Bunu maçta bir fotoğraf ile yakalayabildim. Resime tıklanırsa daha net bir şekilde görünecektir.





Galatasaray'ın dönem dönem oyun kurmada sıkıntı yaşadığını gözlemlemek güç değil. Aşağıdaki fotoğrafta görüleceği gibi, Melo, Selçuk ve Engin topu almak için çok uzaktalar. Genellikle Melo bu durumu iyi yapıyor fakat her zaman Selçuk ve Engin'in Melo'nun top almasını beklemesine gerek yok. Selçuk ve Engin, servis yapmak için her zaman topu Melo'dan almak zorunda değiller yani. Bu durumlarda Selçuk ya da Engin'den birinin Melo'ya daha yakın oynayarak top çıkarmada ona yardımcı olmaları gerekir. Bunu yaptıkları dönemde Galatasaray çok daha rahat çıkıyor hücuma. Fakat Melo'yu o bölgede yalnız bırakınca her zaman işe yaramıyor. Demek istediğim top Galatasaray'dayken, Selçuk ve Engin'in yan yana ileride top beklemesi doğru değil. Bunun daha aza inmesi gerekiyor. Bunun daha aza inmesi demek, Galatasaray'ın daha hızlı oyun kurması demek. Daha hızlı oyun kurmak demek, rakip savunmayı daha kolay hataya zorlamak demek.





Aynı durumdan bir kare daha. Galatasaray oyun kurmaya çalışıyor fakat Selçuk ve Engin'in ikisi de fazla ileride. Bu oyunculardan birinin Melo'ya daha yakın oynayıp topu çıkarmada yardımcı olmaları gerekiyor.





Eboue'nin açıkta oynamasının doğru olmadığını maçta çok daha iyi gözlemledim. Bence Sabri ve Eboue ikilisi oynayacaksa, Eboue'nin geride Sabri'nin ileride oynaması gerekir. Maçın bazı periyotlarında Sol açık oynayan Riera ile sağ açıkta Kazım'ın sakatlanması yerine oyuna giren Eboue yer değiştirdiler. Bu pozisyona alışık olmayan Eboue'nin, pozisyonun gereksinimlerini yerine getirecek bilgisinin olmadığı da çok açık. Aşağıdaki fotoğrafta göreceksiniz, topsuz alanda çizgide bu kadar anlamsız şekilde durmasının takıma için hiçbir faydası yok. Oyuna dahil olmak için böyle bir pozisyonda daha içeride oynaması gerekir.





90 dakika sonu.





Ve son sahne.





Tüm fotoğraflar ve paylaşılan tek video tarafımdan çekildi. İstediğiniz gibi kopyalayıp yapıştırın, paylaşın. Sıkıntı yok.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Resimler cuk oturmus begenerek okudum, içerde dışarda her maça gidebilirsin umarım bizde maçtan sonra gelir yazılarını okuruz :) 3-4 maç daha kazanırsak ve takımda uyum sorunu kalmazsa, sakatlık olmazsa Galatasaray bu ligi domine eder..

Bugra Sisman dedi ki...

Teşekkürler. Dışarda gitmem zor ama içerde maç kaçırmam da zor :)

Batuhan Güreş dedi ki...

Resimleriyle - yazılarıyla fevkalade bir maç analizi olmuş. Bir Galatasaray taraftarı olarak keyifle okudum, teşekkürler.

Bugra Sisman dedi ki...

Ben teşekkür ederim okuduğunuz için.