![](http://4.bp.blogspot.com/-9C-mFAusXYw/Tp6xA4AgqqI/AAAAAAAAAb8/nIPjIyKzmzk/s400/1110Rooney595.jpg)
İngilizler için Rooney değerli bir oyuncu. Seveni de sevmeyeni de çok. Zaten bu onu değerli kılıyor.
İngiliz futbol yorumcularından Steve Wilson geçen hafta köşesinde şöyle yazmış: ''Hiç Twitter kullanmadım; görüşlerimi 140 karaktere sığdırmaya hiçbir zaman uğraşmadım. Fakat Guardian gazetesi manşetcileri, İngiliz taraftarların Rooney hakkındaki düşüncelerini 6 karakterde nasıl sunacaklarını göstermişler; idiot!''
Tabii ki Rooney'nin Karadağ maçındaki tekmesinden bahsediyoruz. Futbolcular sahada hırslarına yenik düşebilirler. Fakat bu yenik düşmenin sonucu mahalle maçlarında kavga çıkaracak cinsten bir hareketle olmaz. Top ile rakibi olan Rooney'nin arasına girerek çok akıllıca bir hareket yapan Karadağ'lı oyuncunun, bu akıllı hareketine karşı, topu alamayan Rooney'nin ilk çabası yeterli olmuyor. Dikkat edin ilk vuruştan sonra asıl ikinci darbe geliyor.
İngiltere 2-1 öndeyken bu hareketin yapılması da daha kötü. Zaten istenilen alınmış, bu maçın o anki skorunu bilmesek ve sorsalar muhtemelen ''İngiltere kaybediyor herhalde'' deriz. 2-1 ile yetinemiyor mu acaba Rooney o tartışılmalı.
Baros boşuna gol krallıkları yaşamadı. Belki özellikler açısından Dünyanın en iyilerinin gerisinde fakat hırsı ve her zaman gol isteyip, her yolu denemesi onu 2004 Avrupa Şampiyonasında gol kralı yapmasını bile sağladı. Rooney de hırslı bir futbolcu. Hem de müthiş meziyetleri olan hırslı bir futbolcu. Onun için maçın çok rahat gidiyor olması, istenilen skorun elde edilmiş olması farketmiyor. Maçın her anında her saniyesinde gol atmak için hırsla dolmuş durumda. Onu Dünyanın en iyi golcülerinden biri yapan özelliklerden biri bu bana göre. Attığı bu tekmenin doğru bir hareket olduğunu savunmuyorum fakat Rooney'nin bu davranışının, psikolojik açıdan ona golcülük anlamında ne kadar yardımcı olduğunun dışarı vurulması olarak görüyorum. Karadağ maçında da 2-1 ona yetmiyor, idare edemiyor.
Benzer Rooney görüntüleri:
Not: Karadağ maçından önce babasının ve amcasının şike iddialarından tutuklandığını öğrenen Rooney'nin bu durumun etkisi altında kalarak, Karadağ'lı oyuncuya tekme attığını savunanlara tam anlamıyla katılmıyorum. Bunun onu etkileyip, etkilemediğini bilemeyiz fakat bu tekmenin sebebi tamamen yakınlarının tutuklanmasıyla ilgili olsa bile yukarıda savunduğum ''hırslı futbolcu'' tezini çürütmek yerine desteklemekte. Rakibe karşı agresif olma hususu bu maçlık ailevi sebeplerden ötürü olmuş olsa bile (ki ben buna tam anlamıyla katılmıyorum), oyuncunun maç içindeki genel agresif tavrının her zaman ailevi veya özel problemlere bağlanması doğru olmaz. Oyuncunun en güncel agresif tepkisi bu olduğundan ötürü, Karadağ maçındaki pozisyon incelenerek oyuncunun futbolcu profilini incelemek istedim. Kısacası; şunu söyleyebiliriz; Rooney'nin babası ve amcası şike iddialarından ötürü tutuklanmasaydı bile bu tekmeyi atma potansiyeli vardı ve ben bu tekmenin babasının ya da amcasının tutuklanması ile ilgili olduğunu düşünmüyorum.
4 yorum:
Olayları kontekstlerinden çıkartarak değerlendirmek ya bilgi yetersizliğidir - ya da bilinçli olarak saptırmadır. Bu adamın bu maçtan birkaç gün önce babası ve amcası bahisten tutuklandı. Tabloid basın günlerce ekmek yedi bu haberden. Adamın ailesi basına meze olduğu gibi - bu adama da söz konusu yayın organları tarafından suçlandı.
Bu adamlar ( İngiltere'nin işçi sınıfından gelen oyuncuları ) zaten öfkeli adamlar - bir de böyle şeyler gelince üstüne adamların dengesi bozuluyor. Hareketin maçla veya maçın skoruyla uzaktan yakından alakası yok - Rooney'nin o dönemki öfkesinin dışavurumudur sadece.
Emre tribüne kol geçirir, Fevzi direğe kafasını vurur, Arda çarşaf çarşaf röportaj yapar; bu adam da rakibi tekmelemiş işte. Herkes kendini başka türlü ifade ediyor.
Ha adamın kaval kemiğine bassaydı - iki üç laf edebilirdim de- adamın öfkesini gayet iyi anlayabiliyorum.
Bir şeyi yazmadan önce etrafını birazcık araştırırsanız sizin için daha iyi olur. Siz de öğrenmiş olursunuz hem.
Olay konteksinden çıkarılmadı. Ortada bir tekme durumu olduğu açık. Sen buna babasının ve amcasının önceki gün tutuklanmasının vesile olduğunu söylersin, ben oyuncunun genel yapısının bu tarz şeylere uygun olduğunu söylerim. Yani hırsından yaptığını söylerim. Kaç tane yakınını kaybetmiş futbolcunun maça çıtığını ve oynadığına şahit olduk. Hiçbiri de arkadan rakibine tekme atmadı.
Babasının ve amcasının önceki gün tutuklanmasının attığı tekmede rolü olduğunu söylemiyorsun da direk onunla ilgili olduğunu söylüyorsun. Doğrudur bu tartışılabilir. Fakat ben de oyuncunun karakter olarak bu duruma müsait olduğunun ve oyuncu profili olarak bu yapıya sahip olduğunu yazdım. İlla ki ''bilgisizlik'' ile suçlama yapman gerekmezdi.
Bir blog tutuyorsunuz- burası gazete değil - okuyucu da böyle bir kalite beklentisi ile gelmiyor buraya. Halilyle bilgisizlik bir suç değil - ortada bir suçlama yok; eleştiri var.
Rooney'nin tekme attığı oyuncunun yapmış olduğu bir açıklamaya buyrun:
http://www.dailymail.co.uk/sport/football/article-2050006/Wayne-Rooney-red-card-Montengro-defender-backs-appeal.html
Hareketten sonra özür dilemiş Rooney - tükürmemiş - topu alıp hakeme atmamış ya da başka bir oyuncuyu ısırmamış yani. Herkes kendini kaybedebilir - bir oyuncunun hırslı olması onu kuduz yapmaz.
Kaldı ki maçtan bir gün önce manşetlere düşmüştür söz konusu olay. Bir yakınını kaybetmek başka bir şeydir - bütün toplumun babanızın ve sizin haysiyetinize laf etmesi bambaşka bir şeydir. Üzüntü ve öfke farklı duygulardır bu iki duyguyu ayırt edemiyor bu iki durumun farklılığını göremiyorsanız tartışmayalım zaten.
Öte yandan:
Rooney agresif bir oyuncudur evet. Rooney serttir ona da evet. Ama Rooney, Lugano veya Bülent Korkmaz değildir. Joey Barton veya Roy Keane de değildir.
73 a milli maçta 2 kırmızı kartı var Rooney'nin. Manchester'la yaptığı maçlarda da bu sayı son maçla birlikte : 2. Rooney kendine çok hakim olabilen bir oyuncu değildir evet buna da katılıyorum. Gördüğü bu kırmızı kartları genelde defans oyuncularına karşı görmüştür. Biri Pepe'ye biri Rafael'e biri Carvalho'ya karşıdır hatta. AMA bu adam yoğun stres altında kaldığında bu stresle baş edemediğinde kendini kaybetmektedir.
Misal Lorik Cana gibi 29 maçta 9 sarı 1 kırmızılık bir "başarı tablosu" yoktur Wayne'in.
Sizin argümentasyonunuza göre Wayne Rooney 2-1 lik skorlar yetinemeyen şımarık bir çocuk olduğundan Avrupa Kupası'nda oynama şansını çöpe atmıştır. Eklediğiniz komik video da bu görüşünüzü görsel olarak pek güzel desteklemektedir.
Benim savunduğum argüman ise : toplumsal bir linç halinde babasına ve amcasına sayfalarca giydirilen - ve kendisi de suçlanan 25-26 yaşlarında zaten elde ettiği ün ve şöhretle baş edemeyen bir adam ( kız arkadaşıyla yaşadığı sorunlar esnasında da basını oldukça meşgul etmiş ve malzeme vermişti ) milli maçta sigortaları atıp bir öfke krizi yaşamıştır - ne halt yediğini farkedince de özür dilemiştir - ama bu özür bir işe yaramamıştır.
Hangi argümanın daha makul - hangi teorinin daha olası ve de elimizdeki verilere uygun olduğuna oturun - sakin bir şekilde düşünün
ve öyle karar verin.
Ne size çemkirdim - ne şahsınızın niteliklerine dair bir yakıştırmada bulundum - tek söylediğim olayı kontekstinden çıkardığınızdı ki yaptığınız tam olarak bu.
Adı mental futbol olan bir blog olarak bir futbolcunun psikolojik nitelikleri üzerine yorum yapıyorsanız o oyuncunun en azından dönemlik yaşantıları hakkında bir fikir sahibi olmalı ve bu fikri yaptığınız çıkarımlarda kullanmalısınız - en azından benim tesadüfen bu yazıya rastgelen bir insan olarak beklentim bu.
Kontekstinden çıkarmanın ne demek olduğunu bilmediğinizi umarak açıklıyorum:
Bir konuyu - o konuyu çevreleyen koşulları ve o konunun tarihliliğini yok sayarak ele almak. Yani bu kişinin en temelde bir insan olduğunu, yaşamış olduğu sıkıntıları, pozisyonun öncesini ve sonrasını, bu oyuncunun daha önce benzer hareketleri hangi koşullarda yapmış olduğunu HİÇ ele almadan, bütün argümentasyonunuzu konu aldığınız olayın sürekli tekrarlanan bir olay olduğu varsayımına dayandırmanız.
Bu adama gördüğü kırmızı kart yüzünden bütün İngiltere bir hafta boyunca GERİZEKALI dedi - kimsenin aklına hırsını övmek gelmedi. Çünkü maçı seyrettiyseniz - ortada hırslanılacak bir durum yoktu - tarif ettiğiniz yapıda bir adam gider geçen seneki finalde kırar Messi'nin bacağını rahatlar, Rooney'nin tarif ettiğiniz tanıma ne kadar uyduğunu o maçtaki "hırsından" anlayabilirsiniz. O an kafasından neler geçtiğini sadece Rooney bilebilir.
Dikkate alacağım. Teşekkürler.
Yorum Gönder