11 Aralık 2011 Pazar

Trabzonspor 0 - Galatasaray 3 | Cesur Şenol Güneş'e Kusursuz Takım Savunması!


"Selçuk İnan'ın frikikten gol atması çok yakındır. Beşiktaş maçında da gole çok yaklaşmıştı, bu maçta da ilk yarıda çok yaklaşmasına rağmen golü bulamadı. Belli ki bu konuda çalışmaları arttırmış."

Sivas maçından sonra aynen bunu yazmışız.

Sezon başında Galatasaray'lı fikstüre baktığında, bu geçirdiğimiz 2 haftalık periyotta olası puan kayıplarını kafasında muhakkak hesaplar. Fenerbahçe ve Trabzonspor maçlarından 6 puan çıkarabilmek bu periyota girilmeden düşünüldüğünde "fazla optimist" bir yaklaşım olarak adlandırılırdı. Beşiktaş'ın kendi sahasında İBB'ye puan kaybetmesi ve Fenerbahçe'nin Bursaspor deplasmanına gidecek olmasıyla, Galatasaray'ın Trabzon'dan puan alması, liderliğin pekişmesi adına önemliydi.

Şenol Güneş aslında geçen hafta Fatih Terim'in Fenerbahçe maçında göstermiş olduğu cesareti göstermek istedi. Burak, Adrian, Halil... Ama Şenol Güneş, orta sahada hakimiyeti kaybettiğinde Galatasaray'ın kolay pozisyon bulabileceğini göz ardı etmiş gibiydi. Bir de bunların üstüne Elmander'in beklenmedik golü gelince, Trabzon için işlerin iyi bitmeyeceği kendini belli etmeye başlamıştı.

Trabzonspor'un fizik gücü ligin altında değil, hatta standartların üstünde. Bu sayede Anadolu takımlarına karşı Trabzonspor, fizik gücü ile az çok maçları domine etmeyi beceriyordu. Fakat Galatasaray'ın fizik gücü Şampiyonlar Ligi'nde Trabzonspor'un grubunu lider bitiren İnter'den daha üstün bile olabilir. Galatasaray'ın mücadele gücü ile fizik kuvvetinin birleşmesi, oyunu Galatasaray lehine çeviren en önemli özellikti.

Galatasaray adına sevindirici bir diğer konu 3 puan kadar, takımın deplasmanda 6 haftadır gol yememesi. Bu durum, takımın deplasman maçlarında yüksek konsantrasyonda oynadığını ve takım savunmasını çok iyi uyguladığının kanıtı. Trabzonspor topla oynadığı dönemde bile Galatasaray kalesinde pek tehlike yaratamadı. Boş alan bulmakta zorlandı. Havadan denedi, yerden denedi, kenardan denedi aşamadı. Takım savunması bir takımın ilk kurması gereken sistem. Galatasaray bu yolda iyi bir adım atmış durumda.


Bugün Galatasaray'ın Milli(!) stoperleri ilk 11'de olsaydı, maç sizce de böyle biter miydi? Semih yerine Gökhan Zan, Ujfalusi yerine Servet. Muhtemelen Burak'ın arkaya kaçması ve Muslera ile sık sık karşı karşıya kalması muhtemel olurdu. Galatasaray'ın en büyük kazancı Ujfalusi ve Semih. Bu 2 oyuncu sabit ve ağır olmadıklarından dolayı, savunmayı bir nebze ileride kurup, orta sahada destek verekek, oyunun rakip yarı sahada daha hızlı ve güvenli oynanmasını sağlıyorlar. Bu iki stoper ileride kısmen baskı yaptıkları zaman, kendi alanlarını çabukluklarıyla kapatma özelliğine sahipler. Bu da Galatasaray'ın oyunu daha fazla kişi oynamasını sağlıyor. Bu iki oyuncunun ileride savunmayı konumlandırmaları, Galatasaray için oyun alanını daraltıyor ve takımın birbiri ile daha çok yardımlaşmasını sağlıyor.

Kazım isteksiz. Muhtemelen Türk pasaportu olmasa kulübede oturur. Fiziğini kullanmasını biliyor ama pas ve dribbling tercihleri genellikle yanlış. Etkili olmak için değil de sanki zaman geçirmek için oynuyormuş gibi.

Elmander takımın en çok koşanı olmasının yanında muhteşem bir forvet. Rakibini nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz. Karşısındaki oyuncuyu geçemeyecekmiş gibi gözükse de, bir bakmışsınız onu savunan oyuncu arkasında kalmış. Attığı gol muhteşem. Beklemeden sol ayağıyla sert ve düzgün vuruş. Bu golü atmasının yeteneği yanında, özgüvenin artışıyla da bağdaştırmalıyız. Eğer Galatasaray son dönemde maçları iyi futbolla kazanamayıp, güven depolamasaydı, oyuncu o bölgeden o kadar rahat bir vuruş çıkaramayabilirdi.

Aynı şey Selçuk'un muhteşem frikik golü ile de ilgili. Futbolcu stres altında değilse çok daha rahat oynar. Daha iyi şut çeker, daha rahat adam eksiltir, daha kolay pas atar. Frikik pozisyonunda, Selçuk takımın son dönemdeki performansının iyi olması nedeniyle, "atamazsam, ya kaçırırsam, ya kötü vurursam" sorularından arınmış durumda. Kafası çok rahat şekilde, sanki antrenmandaymış gibi topu ayak içiyle muhteşem şekilde ağlara bırakıyor. Elmander'in ve Selçuk'un gollerinde oyuncunun yetenekleri kadar, son dönemdeki özgüven depolamasının da etkisi olduğunu unutmayalım.

Son gol zaten gardı düşmüş Trabzonspor'a karşı çok da üzerinde konuşulmaması gerekilen bir gol. Ceyhun'un eski takımına gol atması, ileride bu golü anımsamamıza neden olabilecek tek etken. Ayrıca Lig'de bu kadar az forma şansı bulmuş bir oyuncunun gol atmış olması da Galatasaray adına güzel. Ama şunu da belirtmeliyiz ki, Ceyhun çok az forma şansı bulmuş olmasına rağmen, maç eksiği çok olmasına rağmen, Trabzonspor ceza sahasına girip, topa etkili olmasa da sert vuruyor ve golü atıyor. Maç eksiği olan futbolcular genellikle, doğru zamanda doğru yerde olamazlar. Bu onların yetenekleriyle ilgili değil, alışkanlıklarının körelmesiyle ilgilidir. Ceyhun'un bunu kaybetmemiş olması enteresan.

Galatasaray uzun vadeli kalıcı bir başarı istiyorsa, Melo ile Selçuk'u bozmamalı. Bu oyuncuların uyumu her gün daha da artmakla beraber, seneye maksimum seviyeye yaklaşacaktır. Seneye Selçuk'un yanına başka oyuncu monte etmek, işlerin akışkanlığına engel olabilir.

Sonuç olarak, Galatasaray en az Fenerbahçe maçı kadar önemli bir galibiyet aldı. Lille deplasmanından yorgun dönen Trabzonzpor için ise mağlubiyet normalden daha az hasar verici olacaktır.

Hiç yorum yok: